ÜST KESİCİ POZİSYONUNUN YUMUŞAK DOKULARA ETKİSİNİN İNCELENMESİ


Tunca M., Kaya Y., Tunca Y., Kotan S.

17. Türk Ortodonti Derneği Uluslararası Sanal Sempozyumu, Ankara, Türkiye, 28 - 29 Kasım 2021, ss.7

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Basıldığı Şehir: Ankara
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.7
  • Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Amaç: Bu araştırmada ortodontik tedavi sonucunda pozisyonu değişen üst santral kesici dişlerin yumuşak dokular üzerine etkisinin incelenmesi amaçlanmaktadır.

Gereç ve Yöntem: Bu retrospektif araştırmada bireylerin tedavi başı ve sonu lateral sefalometrik radyografilerinin değerlendirildiği 30 birey dahil edilmiştir. Araştırma üst kesici dişlerin 0-1 mm protrüze olduğu (grup A) ve 1-3 mm protrüze olduğu (grup B) 2. iki gruba ayrılmıştır. Her iki grupta tedavi başı ve sonu yumuşak doku nasolabial açı, üst dudak kalınlığı ve üst dudak protrüzyonu değerleri elde edilmiştir. Her iki grupta elde edilen değerler istatistiksel olarak karşılaştırılmıştır.

Bulgular: Ortalama üst kesici protrüzyonu grup A için 0,49±0,3 mm; grup B için ise 2,29±0,56 mm olarak belirlenmiştir. Nasolabial açıda grup A için -0,57±1,13°; grup B için ise -3,78±76° olarak değiştiği gözlenmiştir. Dudak kalınlığı ise grup A için 0,18±0,14 mm; grup B için ise -0,73±0,49 olarak belirlenmiştir. Üst dudak protrüzyonu için grup A 0,34±0,45 mm; grup B için ise 1,48±0,45 mm olarak belirlenmiştir. Her üç değer için de gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık gösterdi.

Sonuç: Üst kesici protrüzyonu ile nasolabial açıda azalma ve üst dudak protrüzyonunda azalma belirlenmiştir. Ancak protrüzyonu miktarı arttığında dudak kalınlığında azalma olduğu gözlenmiştir. Bu noktada üst kesici dişlerin pozisyonunda meydana gelen değişim miktarı arttıkça üst dudağa olan yansımalarının aynı oranda olmayabileceği tedavi planlamasında akılda tutulması gerektiğini düşündürmektedir.

Objective: The purpose of this study is to consider the effect of upper central incisors whose position has changed as a result of orthodontic treatment on soft tissues.

Materials-Methods: This retrospective study included 30  individuals whose lateral cephalometric radiographs were assessed at the beginning and end of treatment. The study was divided into two groups, with upper incisors protruding 0-1 mm (group A) and 1-3 mm protruding (group B) (group B). Soft tissue nasolabial angle, upper lip thickness, and upper lip protrusion values were measured in both groups at the beginning and end of treatment. The outcomes from both groups were statistically compared.

Results: The mean upper incisor protrusion was 0.49±0.3 mm for group A; for group B, it was determined as 2.29±0.56 mm. -0.57±1.13° for group A at nasolabial angle; It was observed that it changed as -3.78±76° for group B. Lip thickness was 0.18±0.14 mm for group A; for group B, it was determined as -0.73±0.49. For upper lip protrusion, group A 0.34±0.45 mm; for group B, it was determined as 1.48±0.45 mm. For all three values, there was a statistically significant difference between the groups.

Conclusion: A decrease in nasolabial angle and a decrease in upper lip protrusion were determined with upper incisor protrusion. However, as the amount of protrusion increased, the lip thickness decreased. At this point, when the amount of change in the position of the upper incisors increases, the reflections on the upper lip may not change at the same rate, implying that this should be considered in treatment planning.