GERMİNAL VE SEVGİLİ ARSIZ ÖLÜM ROMANLARINDA YOKSULLUĞUN AİLE İLİŞKİLERİNE ETKİSİ


Creative Commons License

Solmaz M.

International Symposium on Literature, Culture and Language, Van, Türkiye, 26 - 28 Mayıs 2022, ss.373-374

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Basıldığı Şehir: Van
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.373-374
  • Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

İnsan yaşamı içerisinde görülebilecek olayların farklı kesitlerinden esinlenilerek yazılan romanlar, yazıldıkları dönemdeki toplumun gelenek, görenek ve kültürleri hakkında bilgi kırıntıları da aktarırlar. Toplumbilimciler ve iktisatçıların çoğu kez üzerinde durdukları yoksulluk, edebiyat eserlerinde de sıkça karşımıza çıkar. Bu çerçevede, Germinal ve Sevgili Arsız Ölüm romanları da yoksulluğun aile düzeninde ne gibi değişiklikler yapabileceği üzerine kurgulanmıştır.

Kimi toplumlarda asgari ihtiyaçlarını karşılayan birey yoksul olarak görülmezken, bazı toplumlarda, zorunlu ihtiyaçları dışında kalan eğlence, seyahat etme gibi gereksinimlerini karşılayamayan birey yoksul kabul edilebilmektedir. Böylece yoksulluk, farklı tanımları yapılan bir olgu olarak karşımıza çıkmaktadır. Yoksulluk bazen, 1789 Fransız devriminde olduğu gibi, bir milletin kaderini değiştirecek güçte toplumsal bir değişime neden olabilir. Bazen de toplumun kanayan bir yarası olarak varlığını sürdürmeye devam eder. Ancak yoksulluk, belli bir noktadan sonra, genellikle, bireyin karakteri üzerinde değişimlere neden olur. İnsanın alışageldiği ihtiyaçlarını karşılayamaz hale gelmesi, kişilik yapısı üzerinde derin etkileri ortaya çıkarabilir.

İnceleyeceğimiz Germinal ve Sevgili Arsız Ölüm romanlarında bunu karşılaştırmalı olarak ele alacağız. İlk roman; Fransız yazar Emile Zola’nın, genel olarak, 19. yüzyıl Fransız ekonomisindeki çalkantılardan dolayı halkın ezildiği, aile kurumunun çöktüğü, yozlaşmanın görüldüğü bir toplumsal yapıyı, gerçek bir hikayeden esinlenerek kaleme aldığı ‘Germinal’ adlı romandır. Yazıldığı dönemde çok ses getiren roman; ülkenin kuzey bölgesinde bulunan kömür işletmelerinin ve buna bağlı olarak maden işçilerinin varlık ile yokluk arasında yaşam mücadelesi vermelerini, aile yapısının bundan nasıl etkilendiğini çarpıcı örneklerle gösterir. Maden işçilerinin zor koşullar altında karın tokluğuna ve aileleri ile ilgili birçok taviz vererek çalışırken işverenlerin şatafatlı bir yaşam sürmesi, ölen işçilerin dikkate bile alınmadan madendeki zararların ön plana çıkması insanlığın nasıl öldüğünü göstermesi açısından önemlidir. Diğeri ise, Türk edebiyatının günümüz yazarlarından Latife Tekin’in olaylara farklı bir uslupla yaklaşarak yazdığı ‘Sevgili Arsız Ölüm’ adlı romanıdır. Romanda, köyden kente göç eden bir ailenin ekonomik gücünü kaybetmesi sonucu aile yapısında ne gibi değişiklikler olabileceği gösterilir.