Yeni ilm-i kelâm döneminde nübüvvet savunusu


Tezin Türü: Yüksek Lisans

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi, Temel İslam Bilimleri Bölümü, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2020

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: SONGÜL AKMAN

Danışman: Burhaneddin Kıyıcı

Özet:

Nübüvvet, dünyevi ve uhrevi olayları insanlara açıklamak için Allah'ın seçtiği kişiye verdiği elçilik görevidir. Söz konusu görev, bir melek aracılığıyla sadık rüya veya kalbe gelen ilham yoluyla alınan emirlerin iletilmesi şeklinde gerçekleşir. Hz. Muhammed de Allah Teâlâ tarafından kendisine nübüvvet görevi verilerek ilahi göreve mazhar olmuştur. Ancak; Allah Teâlâ'dan çeşitli şekillerde vahiy almasına, aldığı vahyi insanlara iletmiş olmasına ve peygamberlik alameti olan çeşitli mucizeler göstermesine rağmen haksız pek çok saldırıya maruz kalmıştır. Hicri II. asırdan itibaren Hz. Peygamber'in nübüvveti konusunda inkâr düzeyinde fikirler ortaya çıkmış olup, aklın her şeyi çözmede yeterli tek merci olduğu, bu nedenle de herhangi bir yönlendirici veyahut bir öğreticiye gerek duyulmayacağı düşüncesi savunulmuştur. Peygamberlik kurumu gereksiz görülmektedir. İlhâd olarak nitelendirilen, dini inanca aykırı ve imanı zedeleyici söz konusu bu fikirlere, birçok Müslüman âlim tarafından reddiye ve savunu tarzında görüşler beyan edilerek karşı çıkılmıştır. Bu âlimlerin bazıları, Ebû Mansûr el-Mâtürîdî, Fahreddin er-Râzi, Kâdî Abdülcebbâr, el-Câhiz gibi isimlerdir. Bu âlimler, nübüvvetin imkânı ve gerekliliği hakkında düşüncelerini ortaya koyarak, nübüvvet kurumunu mucizeler kapsamında muhataplarına karşı savunmuşlardır. Nübüvvet konusu günümüze değin birçok dönemde birçok açıdan ele alınmış olup, Yeni İlm-i Kelâm döneminde de tartışılan ve savunulan önemli kelâmi konulardan biri olmuştur. Söz konusu dönemde oryantalist veya misyoner kimliğe sahip Sir William Muır, Reinhart Pieter Anne Dozy, Clair Tisdall gibi Batılı düşünürlerin Hz. Peygamber'e yönelik türetmiş oldukları ve aynı zamanda rasyonellikten uzak argümanları ortaya çıkarılmıştır. Yeni İlm-i Kelâm döneminin öne çıkan isimlerinden; Hüseyin el-Cisr, İzmirli İsmâil Hakkı, İsmâil Fennî Ertuğrul, Ahmet Mithat, Seyyid Emîr Ali, Rahmetullah el-Hindî gibi Müslüman âlimler tarafından söz konusu argümanlara karşılık olarak; Kur'an'ı Kerim ve Hadislerden deliller getirilerek Hz. Peygamber'in nübüvveti savunulmuştur. Ancak bu delillerle de yetinilmeyip bunların yanı sıra İncil ve Tevrat'tan da faydalanılarak Hz. Peygamber'in nübüvvetini inkâr edenlere musellemât cinsi önermeler ile inkarcılar çaresiz bırakılarak, inkarcıların iddialarında haksız oldukları kanıtlanmaya çalışılmıştır. Bu savunu tarzıyla nübüvvet kurumu, geleneksel tarzın bir adım daha ötesine geçilerek tartışılıp savunulmaktadır. Özellikle Hristiyan ve Yahudi dini geleneklerinden ve uygulamalarından kanıtlar, deliller ortaya koyarak Hz. Peygamber'in nübüvvetini kabul etmeyenlere ve eleştirenlere itiraz payesi verilmemeye çalışılmaktadır. Böylelikle Yeni İlm-i Kelâm döneminde, geleneksel nübüvvet savunusu yöntemlerine kaynaklık eden Kur'an'ı Kerim ve Hadislere bağlı kalınmakla birlikte diğer dinlerin kutsal kabul ettiği metinlerden ve meşru saydıkları uygulamalardan da faydalanılarak muhataplar susturulmaktadır.