Kültür Evreni, cilt.15, sa.51, ss.124-153, 2023 (Hakemli Dergi)
Her
insan belli bir toplumda belirli koşullar içerisinde kendine bir yer edinmeye
çalışır. Kişilerin edinmek istedikleri yer, toplumsal statülerinin
belirleyicisidir. Bu yerin belirleyeni ise toplumdaki duyuş, düşünüş, sosyal ve
ekonomik durum, toplumların kültürel gelişmişlik durumu ve hayata bakış açılarıdır.
Statünün asıl belirleyicisi toplumdur ve bu belirleme kişinin dışında gelişen
nesnel bir algılayış biçiminin göstergesidir. Bu statülerin oluşumunda müzik
zevki ve pratiği önemli bir yer edinmektedir.
Klasik
Türk Müziğinin ilk oluşumundan bu yana belirli bir zümre tarafından
içselleştirildiği, dinleme ve söyleme ediminin kimliksel bağlamda bu müzik
türünü belli bir zümrenin himayesine aldığı bilinmektedir. Geçmişten günümüze farklı
milletlerden icracı, teorisyen ve bestekarlarla gelişen ve değişerek farklı
müzik türleriyle birleşip hayattaki fonksiyonunu devam ettirerek gelen Klasik
Türk Müziği icracısının, kendisi için oluşan roller çerçevesinde icrasını da
nasıl sergileyeceği, nasıl bir icra ya da icralar yapacağı, farklı toplumsal
koşullara göre icrasında hangi değişikliklere gideceği de toplumsal değişimler
çerçevesinde belirlendiği anlaşılmaktadır. İcracının toplumsal rolünü ortaya
koyarken Klasik Türk Müziği’nin de statüsünü ve rolünü birçok etkenle birlikte araştırmak
ve birçok açıdan incelemek gerekmektedir. Böylece Klasik Türk Müziği
icracısının hem toplumsal statüsü hem rol kümesi hem de süreç içerisinde oluşan
“normatif” düzen oluşturan icraları ortaya çıkarılabilir.
Yapılan
çalışma, Klasik Türk Müziği icracısının Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinden Cumhuriyete
ve günümüze çeşitlenen toplumsal statüsüne bağlı olarak değişen çeşitli rol
kümesine sahip olduğunu göstermiştir. Klasik Türk Müziği icracısının toplumla
ilişkisi çerçevesinde rol kümesi tespit edilirken, çeşitli değişkenler
ekseninde onun rol kümesini oluşturan en mühim unsurun gelenek ve bu geleneğin,
Osmanlı Devleti’nin son dönemleriyle başlayıp erken Cumhuriyet dönemi ile devam
eden modernleşme çalışmalarından etkilenme sürecinin, Klasik Türk Müziği
icracısının toplumla olan ilişkisine yaptığı tesir olduğu anlaşılmıştır. Bu
süreçte, Klasik Türk Müziği icracısının rol kümesine salt bir icracı rolünün
yanı sıra hem gelenekten gelen ve değişen hem de modernleşme dinamikleriyle
birlikte oluşan çeşitli rollerin eklendiği tespit edilmiştir. Günümüzde bu
roller geçmişten gelen “avam”, “havas” niteliğindeki ayrımcı bakış açısından ziyade
kullanımı ve tüketimi kolay ürünlere yönelme psikolojisinden kaynaklanmaktadır.
Klasik Türk Müziğinin ağır, ağdalı dili ve üslubu onu öğrenmeyi zorlaştırdığından
daha basit bir form olan “şarkı” formunda eserler çeşitli mekânlarda icra
edilmekte, dinlenmektedir. Klasik formun arz-talep beğenisinden öte bir
sanatsal yapısı vardır ve gençler tarafından özüne uygun öğrenilmesi
gerekmektedir. Bunun için gerekli düzenlemelerin öncelikle Türk Müziği Devlet
Konservatuvarlarında yönergeye uygun düzenlenmesi ve meşk usulüyle devam
ettirilmesi elzem görünmektedir.