Asya Studies, cilt.5, sa.15, ss.33-45, 2021 (Hakemli Dergi)
Hurûfîlik 14. yüzyılın sonlarında İran’da ortaya çıkmış; ancak Timurluların baskısı
sebebiyle Hindistan, Mısır, Suriye, Irak ve Anadolu’ya yayılmıştır. Hurûfîliğin kurucusu
Fazlullah Esterâbâdî’nin halifelerinden Aliyyü’l-A’lâ ve Nesîmî tarafından Anadolu’da
öğretilen Hurûfîlik, kısa zamanda Bektâşîlik ile kaynaşmaya başlamıştır. Osmanlı
coğrafyasında Hurûfîlere yönelik tepkiler siyasî bir boyut kazanınca Hurûfîlik Balkanlara
doğru bir yayılma göstermiş ve Bektâşîlik ile yeni bir senteze gitmiştir.
16-17. yüzyıl şairlerinden Arşî, Hurûfî-Bektâşî şairlerden biridir. Muhtemelen
Tire’de doğup Arnavutluk’ta bulunan Ergirikasrı kasabasındaki bir Bektâşî tekkesinde
Muhîtî’ye bağlanan Arşî, şeyhi ölünce onun yerine posta oturmuştur. Şeyhi Muhîtî gibi kendisi
de bir şair olan Arşî, Hurûfî inançlarını dile getiren manzumeler kaleme almıştır. Bu
manzumelerde –Hurûfîlik kadar olmasa da- Bektâşîlik etkileri de görülmektedir.
Hz. Ali hem Hurûfîlerde hem de Bektâşîlerde oldukça önemli bir kişidir. Hurûfîliğin
esası tevil ilmidir. Hurûfîlerce kutsal kabul edilen ve Hurûfîlik inancının kurucusu Fazlullah
Esterâbâdî’ye ait olan Câvidânnâme adlı eseri Türkçe’ye çeviren Hurûfî-Bektâşî Derviş
Murtazâ’ya göre bu ilim, esasen Hz. Ali’nin ilmidir. Dolayısıyla Hurûfîlere göre bu inancın
temelinde Hz. Ali’nin ilmi bulunmaktadır. Bektâşîliğe göre ise Hz. Ali ve ehl-i beyt sevgisi,
Bektâşîlik tarikatının esas unsurlarındandır.
Bu makalede, Hurûfîlik ve Bektâşîlik münasebetleri bağlamında Arşî Divanı’ndaki
Hz. Ali algısı incelenmektedir. Bunun için Arşî Divanı’ndaki ilgili beyitler tespit edilmiş,
Hurûfîlik ve Bektâşîlik ile ilgili olanlar konularına göre ayrılmış, ardından şerh edilmiştir.
Nihayet, ulaşılan bulgulardan hareketle Hurûfî-Bektâşî şair Arşî’nin şiirlerinde Hz. Ali algısı
ortaya konmaya çalışılmıştır.