Tarihsel Süreçte Depremler ve Başa Çıkma Pratikleri


Creative Commons License

Bilik M. B.

THE JOURNAL OF INTERNATIONAL SOCIAL RESEARCH, cilt.13, sa.69, ss.721-728, 2020 (Hakemli Dergi)

  • Yayın Türü: Makale / Tam Makale
  • Cilt numarası: 13 Sayı: 69
  • Basım Tarihi: 2020
  • Doi Numarası: 10.17719/jisr.2020.3991
  • Dergi Adı: THE JOURNAL OF INTERNATIONAL SOCIAL RESEARCH
  • Derginin Tarandığı İndeksler: ERIC (Education Resources Information Center), Index Islamicus, Linguistic Bibliography, Linguistics & Language Behavior Abstracts, MLA - Modern Language Association Database, Political Science Complete, Sociological abstracts, Worldwide Political Science Abstracts
  • Sayfa Sayıları: ss.721-728
  • Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Bu araştırma tarihi süreç içerisinde depremlerin toplum tarafından nasıl algılandıklarına yoğunlaşmaktadır. Rasyonel dünya

algısının gelişmediği dönemlerde insanlar depremleri doğaüstü güçlerle açıklama eğilimindeyken afetleri yaratıcıdan gelen uyarı, ceza

gibi metafizik süreçlerle açıklama eğiliminde olmuşlardır. İlkin mitolojik öğelerle açıklanan depremler semavi dinlerle beraber

genellikle metafizik bir boyutta algılanmıştır. Tehlikenin algılanma biçimi beraberinde daha mistik baş etme pratiklerini geliştirmiştir.

Hem Hristiyan hem de İslam kaynaklarında bunun birçok örneğine rastlanmaktadır. Aydınlanmayla beraber giderek rasyonelleşen

dünya algısı beraberinde depremleri amprik süreçlerle açıklama eğilimi oluşturdu. Özellikle 1755 Lizbon Depremi’nde yaşananlar

depremleri daha rasyonel biçimde algılama tartışmalarını körüklemiştir. Depremlerin ampirik düzeyde algılanma süreci beraberinde

teknokratik önlemleri geliştirmiştir. Bu bağlamda sismik aktiviteleri ölçmek üzere dünyanın dört bir yanına ölçekler yerleştirilmiş,

fiziksel yapıyı güçlendirecek mühendislik hizmetleri ile deprem zararları azaltılmaya çalışılmıştır. Fakat bu önlemlerin tek başına

yeterli olmadığı, kayıp ve zararlara yol açan faktörlerin sosyal ve ekonomik süreçlerle oluştuğuna dair tartışmalar, beraberinde zarar

görebilirlik yaklaşımını geliştirmiştir. Özellikle sosyal bilimcilerin de tartışmaya dahil olmasıyla savunma hattı doğadan, toplumsal

alana çekilmiştir. Günümüzde zarar görebilirlik tartışmaları özellikle sosyal ve ekonomik açıdan kırılgan olan varlık ve gruplara dikkat

çekmektedir. Bu araştırma genel olarak deprem algısındaki bu düşünsel dönüşüm süreçlerinin izlerini takip etmiştir.