1. Uluslararası Sosyal Bilimler ve Müslümanlar Kongresi, Konya, Türkiye, 5 - 07 Mayıs 2016, ss.350-359, (Tam Metin Bildiri)
Siyasal İslam, her zaman çözümü devlette gördüğü için değişimi her zaman siyasi iktidarın gücünde ve etkili araçlarında aramıştır. Toplumu yukarıdan aşağıya Müslümanlaştırma istemi bu şekilde başlar. Bunu temsil eden gruplar, din adına hareket etmiş ve sonuçta İslam dünyası kan gölüne çevrilmiştir. Buna toplumun bazı kesimleri de destek vermiş ve Müslüman kesim, alternatif sunumlarda bulunamadığı için de siyasal İslam, kendini İslam’ın ideolojiye bürünmesi hali olarak konumlandırılmıştır. Daha önce benzer hadiseleri Batı dünyası Hıristiyanlık üzerinden yaşadığı için bunun sonucunda “kültürel elitler”, sırtını dine vermekten vazgeçmiş buna mukabil kendi ölçüleri içinde seküler düzeyde yaşanılır ahlaki bir sistem kurmuşlardır. Onların kendilerine ait bu ahlaki sistemi kurdukları günden beri İslam dünyası seküler düzeyde hep kaybetmiştir. Çünkü Müslümanlar son iki asırdır teoride ve pratikte İslam’ı yaşanılır kılabilecek hemen hemen hiçbir eyleme öncülük edememişler ve bugün gelinen nokta Müslümanların, İslam’ın tamamıyla dışında kaldıkları asırdır. Yaşadıkları topraklar üzerinde kendilerine ait seküler bir düzen kurmaktan ziyade savaşmayı tercih etmeleri de bu nedenledir. Müslümanlar, İslam’ın doğduğu “kadim topraklar”ı kaybetmeye başlamış ve bundan böyle İslam’ın kendine bulduğu yaşam alanı Amerika, Avrupa ülkeleri ve çok özelde de Fransa olmaya başlamıştır. İslam karşıtı eylemlerin yapılmasının daha çok Avrupa ve İslam’ın en çok yayıldığı ülkenin de Fransa olması bu nedenledir. Tanrı, teori ve pratikte dininin bir toplum tarafından yaşanmadığını görürse ondan emaneti alır onu yaşayacak ve yaşatacak başka toplumlara verir. Bu durum onun kanunlarına aykırı değildir. Yüzyıllardan beri bu emaneti taşıyan Müslümanlar son asırdan beri bu emaneti taşıyamayacaklarına dair bir karakter arz etmeye aşlamışlardır. Avrupa Kıtası’nda Müslümanların küllerinden “Avrupa İslam”ının doğacak olması ve Hıristiyanların büyük oranda Müslüman olması muhtemeldir. Müslümanlar, İslam’ın bu yeni formunu da Avrupa’dan öğrenecek ve böylece Tanrı, Maide Suresi 54’cü ayette ifade ettiği gerçek kendini seküler düzeyde “intikam” olarak var edecektir.