Şeyh Muhammed Kerbela’nın Dı̇vanı’nda Ehlı̇ Beyt Sevgı̇sı̇


Creative Commons License

Aykaç Y.

CUMHURİYETİN 100. YILINDA ULUSLARARASI DİYARBAKIR’IN GELECEK TASAVVURU KONGRESİ, Diyarbakır, Türkiye, 16 - 18 Şubat 2024, ss.281-283

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Basıldığı Şehir: Diyarbakır
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.281-283
  • Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Osmanlı’nın son döneminde Diyarbakır ve çevresinde Klasik Kürt Edebiyatı açısından önemli merkezler oluşmuştur. Bu merkezlerden biri de günümüz Çınar ilçesi sınırları içerisinde kalan Aktepe Köyünde kurulan medrese ve tekye çevresinde oluşan ilmi ve edebi ortamdır. Sözkonu medresenin ilk öncüsü Şeyh Muhammed Nuranî (ö. 1863)’dir. Ardından yerine oğlu Şeyh Abdurrahman Aktepî (ö. 1910) medrese ve tekkenin başına geçmiştir. Şeyh Abdurrahman birçok ilmi ve edebi eser yazarak ve birçok talebe yetiştirerek Aktepe’nin önemli bir merkez olmasında önemli bir rol oynamıştır. Ardından yerine kardeşi Şeyh Muhammed Can geçmiş, kısa bir süre sonra vefat etmesinden dolayı bu kez medrese ve tekkenin başına Şeyh Abdurrahman’ın oğlu Şeyh Muhammed Kerbela (1885-1939) geçmiş, fakat çok geçmeden Şeyh Said hadisesinin vuku bulmasından ötürü 1925 yılında Aktepe medrese ve tekkesi boşaltılmış, Aktepe şeyhleri batı şehirlerine sürgüne gönderilmiştir. 1927 yılında çıkan bir afla Diyarbakır’a geri dönen Kerbelaî kendi sufilerinden olan Çûlî köyünde tek odalı bir eve yerleşerek ömrünün sonuna kadar burada kalmış ve ilimle iştigal etmiştir. Kerbelaî’nin bilinen iki eseri vardır ki bunlardan ilki medrese de okutulmak üzere Mirsadul-Etfal/Şahrahê Kudekan adında Kürtçe-Farsça manzum sözlüktür. Bunun dışında kendisinden geriye bir de yaklaşık 750 beyitten oluşan 43 şiirin bulunduğu bir divan kalmıştır. Şeyh Muhammed Kerbela hacimsel olarak küçük gibi görünen divanında gazel, kaside, terci-i bend, mesnewi, tahmis gibi nazım şekillerine başvurarak şekilsel olarak divanını zenginleştirmiştir. Ayrıca içerik olarak da yüksek bir edebi içerik ve anlaşılması zor bir dil ve uslup kullanarak şiir sanatındaki maharetini göstermiştir. Bu araştırmanın amacı kısaca Aktepe ekolü ve Kerbelaî’nin hayatına değindikten sonra Klasik Kürt Edebiyatının edebi anlamda yüksek bir seviyeye sahip olan Kerbelaî’nin Divan’ını Ehli Beyt sevgisi ekseninde değerlendirmektir. Çünkü sözkonusu eserde tematik olarak öne çıkan konuların başında Ehli Beyt sevgisi gelmektedir. Genel olarak Aktepe şairlerinin eserlerinde öne çıkan bu konu, bu tebliğde Kerbelaî Divanı özelinde örneklerle ele alınmaya çalışılacaktır. Yeri geldikçe diğer Aktepe şairlerinden de aynı minvaldeki örneklerle desteklenmeye çalışılacaktır.  

During the last period of the Ottoman Empire, important centres of classical Kurdish literature were established in and around Diyarbakır. One of these centres is the scientific and literary milieu formed around the madrasah and tekye established in the village of Aktepe, within the borders of today's Çınar district. The first pioneer of this madrasah was Sheikh Muhammad Nûranî (d. 1863). He was succeeded by his son Sheikh Abdurrahman Aktepî (d. 1910) as the head of the madrasah and khanqah/takkah. Sheikh Abdurrahman played an important role in Aktepe becoming an important centre by writing many scientific and literary works and raising many students. He was succeeded by his brother Sheikh Muhammad Can, who died shortly afterwards and was succeeded by Sheikh Abdurrahman's son Sheikh Muhammad Karbalā (1885-1939), but soon afterwards, due to the Sheikh Said incident, Aktepe madrasah and khanqah were evacuated in 1925 and Aktepe sheikhs were exiled to western cities. In 1927, Sheikh Muhammad Karbalā returned to Diyarbakır with an amnesty and settled in a one-room house in the village of Çûlî, one of his own sufis, where he stayed until the end of his life and engaged in knowledge and wisdom. Karbalā has two known works, the first of which is a Kurdish-Persian verse dictionary called Mirsad al-Atfal/Shahrahe Kudakan to be taught in madrasahs. Apart from this, a divan consisting of 43 poems of about 750 bayts has remained from him. Sheikh Muhammad Karbalā enriched his divan stylistically by resorting to verse forms such as ghazal, qasida, terci-i bend, mesnewi, tahmis in his divan, which seems to be small in volume. In addition, he showed his skill in the art of poetry by using a high literary content and a language and style that is difficult to understand. The aim of this research is to briefly mention the Aktepe school and the life of Karbalāī and then to evaluate Karbalāīs Divan, which has a high literary level in the classical Kurdish literature, on the axis of the love of Ahl al-Bayt. Because the love of Ahl al-Bayt is one of the most prominent thematic issues in this work. This subject, which is prominent in the works of Aktepe poets in general, will be tried to be handled with examples in this communiqué. It will be tried to be supported with examples from other Aktepe poets in the same vein.