Osmanlı Dönemi, Mimarlık ve Sanat Tarihi alanında yapılan çalışmalarda geniş coğrafyada gösterdiği dağılım ve tipolojik çeşitlilik açısında bütüncül ve ayrıntılı birçok incelemeye konu oluyor. Sanat Tarihçileri Osmanlı dönemini ele alırken çalışmalarını Erken, Klasik ve Batılılaşma (geç) olarak üç ana başlık altında yapmaktadır. Erken dönem Osmanlı mimarisi kendisinden önce gelen Selçuklu ve Beylikler dönemi mimarisinin bir devamı niteliğindedir. Klasik dönemde ise özellikle Mimar Sinan ve talebelerinin eserleriyle birlikte özgün üslubunu oluşturmaya başlamış bir mimari yapılar topluluğu karşımıza çıkmaktadır. Batılılaşma döneminin başlangıcı sayılan 18. Yüzyıl Osmanlı Devleti için kültürel, siyasi, ekonomik ve askerî alanlarda yeniliklerin ortaya çıktığı bir dönemdir. Bu yeniliklerin mimaride ilk görüldüğü yerler özellikler İstanbul Boğazında inşaa edilen sivil mimari örnekleri olan yalılardır. Çalışmaya konu olan bu dönemde İslam mimarisine özgü bir yapı unsuru olan mihrap elamanındaki üslup ve değişimi tespit etmek için kırk beş eser yerinde incelendi, veriler analiz edildi. Değerlendirmeler neticesinde 1734-1735 yılında inşa edilen Hekimoğlu Ali Paşa Camii’n de önceki dönemlerde rastlanmayan bir tarzda tezyin edilmiştir. Bu eser çalışmaya konu olan dönem mihraplarının ilk örneklerindendir. Bu eserden sonra inşaa edilen yapılarda Batılı üslûpların etkisiyle baş gösteren yeni tasarımlar hakimdir. Genel anlamda İstanbul Nuruosmaniye Camii (1755) ile zirve noktasına ulaşan barok uygulamalarda, klâsik mihrap elemanları ya terk edilmiş ya da tamamen değiştirilerek kullanılmışlardır. Süsleme kompozisyonlarında ise rokoko ağırlıklı olmak üzere, bazı uygulamalarda ampir üslûbunun etkileri izlenmektedir. Bu değişimin daha iyi anlaşılması açısından çalışma fotoğraf ve çizimlerle desteklenmiştir.
In the studies carried out in the field of Architecture and Art History, Ottoman Period is the subject of many holistic and detailed studies in terms of distribution and typological diversity in the wide geography. While addressing the Ottoman period, art historians do their work under three main headings: Early, Classical and Westernization (late). Early period Ottoman architecture is a continuation of the Seljuk and Beyliks period architecture that preceded it. In the classical period, especially with the works of Mimar Sinan and his students, we come across a group of architectural structures that have started to create their original style. The 18th century, considered the beginning of the westernization period, was a period of innovations in the cultural, political, economic and military fields for the Ottoman Empire. The first places where these innovations are seen in architecture are yalı mansions, which are examples of civil architecture, especially those built in the Bosphorus Strait. In this study, forty-five works were examined, and their data were analyzed on their site to determine the style and change in the mihrab, which is a structure element that is specific to the Islamic architecture during the Westernization period. It was concluded that The Hekimoglu Ali Paşa Mosque, which was built in 1734-1735, was also adorned in a style that were not seen in the previous periods. This work is one of the first examples of the periodic mihrabs that is subject to the study. The buildings built after this work have new designs that started with the influence of Western styles. In general, in baroque applications that reached their peak with the Istanbul Nuruosmaniye Mosque (1755), the elements of the classical mihrab were either abandoned or completely replaced. In ornamental compositions, the effects of ampir style are observed in some applications, mainly rococo. In order to better understand this change, the work is supported by photographs and drawings.