Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, cilt.13, sa.73, ss.1053-1065, 2020 (Hakemli Dergi)
Gözetlemek, korumak, kontrol etmek gibi manalara gelen Arapça bir kelime olan murâkabe, Tasavvufî ıstılahta, kulun yüce
rabbinin her an kendisinin hâlini bildiğini ve gördüğünü bilmesidir. Murâkabe, sâlikin içine dönmesi, dikkatini nefsi ve kalbi üzerinde
yoğunlaştırması, gönlünden ve zihninden geçen her şeyi kontrol etmesi, daha sonra da kendini Hakk’a vererek derin düşüncelere
dalması, ondan başka her şeyi unutmasıyla gerçekleşir.
Müceddidiyye öncesi Nakşibendilikte murkabe olmakla beraber sistematik olarak belirli yerlerde belirli mertebelere bağlı bir
murâkabe şekli yoktur. Aslında Müceddidiyye’nin kurucusu olan İmâm Rabbânî de sistemaktik bir murâkabe şeklinden
bahsetmemiştir. Murâkabeleri sistematik hale getiren ilk sûfînin Mazhar Cân-ı Cânân ve ondan sonra gelen Müceddidiyye şeyhleri
olduğu tahmin edilmektedir. Bunlardan birisi de Kuzey Irak’ta yaşamış ve 1918 yılında vefât etmiş olan Şeyh Tâhâ İmâdî olmuştur.
Âlim ve mutasavvıf bir şahsiyet olan Nakşibendi şeyhlerinden Şeyh Tâhâ, birçok eser yazmış ancak bunlardan elimizde bulunan
Minhâc adlı eseri dışında günümüze ulaşan olmamıştır. Yazma olan bu eserde müellif, tasavvufun farklı birçok konusunu anlatmakla
birlikte eserin önemli bir kısmını murâkabeler konusuna ayırmıştır. O da murâkabeleri sistematik bir şekilde ve seyr mertebeleriyle
birlikte anlatmaktır.
Bu makâlede, Şeyh Tâhâ İmâdî’nin Minhâc adlı eseri bağlamında murâkabeler konusu işlenecektir.