KESİT AKADEMİ DERGİSİ, cilt.7, sa.28, ss.303-327, 2021 (Hakemli Dergi)
Osmanlı’nın Batı’yı model alan politikaları Gülhane Hattı Hümayunu
ile başlamış, Batılılaşma sürecine girilmiştir. Bu süreçle birlikte politikadan
sanata, görgü kurallarından, aile içi ilişkilere tüm alanlarda radikal değişimler yaşanmaya başlamıştır. Gündelik hayatta Batının gördüğü sorunsuz
kabul, tiyatro alanında da yansımasını bulmuştur. Sahnede yansımasını bulan konu ve temalardan en önemlilerinden biri Aile’dir. Geleneksel tiyatroda kutsal inanışların etkisiyle dışlanan aile, evrensel bir kurum olması ve
ortaya dramatik durumlar çıkarmaktaki elverişliliği nedeniyle Batılılaşma
ideolojisiyle gelişen Türk tiyatrosunun da merkezine yerleşmiştir. Batılılaşmayla birlikte gelen değişim, aile kurumunu farklı biçimlerde etkilemiş,
bu etkinin en ilginç olanlarından birisi de Alafrangalık tutkusu olmuştur.
The Ottoman Empire, which took the West as a model, started
with The Royal Declaration of Gülhane and the process of Westernization
was entered. Along with this process, radical changes began to occur in all
areas from politics to art, from etiquette to family relations. The uneventful
acceptance of the West in daily life has also found its reflection in the field
of theatre. One of the most important subjects and themes that find their
reflection on the stage is Family. The family, which is excluded under the. influence of sacred beliefs in traditional theater, has also settled in the center of Turkish Theater, which developed with the ideology of Westernization, due to its universality and its convenience in creating dramatic situations. The change that came with Westernization has affected the family
institution in different ways, one of the most interesting of this effect is the
passion of “Alafrangalık”.