Asead 8. Uluslararası Sosyal Bilimler Sempozyumu , Hamburg, Almanya, 20 - 22 Kasım 2021, ss.94-102
Osmanlı Devleti, yüzyıllarca süren hükümranlığında, diğer devletlerle olan diplomatik
ilişkilerini farklı dönemlerde farklı uygulamalarla sağlamıştır. Bu sebeple Osmanlı diplomasisi
köklü bir geçmişe sahiptir. İlk dönemlerinde ad hoc (geçici) diplomasiyi tercih etmiştir. Bunun
başlıca sebebi, diğer devletler karşısında güç bakımından üstünlüğe sahip olmasıydı. Ancak bu
durum 19. yüzyıla gelindiğinde değişmiştir. Artık Batı karşısında geri kalmış bir devlet vardır. Bu
süreçte Osmanlı diplomasisinde sefaretnamelerin yazıldığı görülmektedir. Batı’da görülen
gelişmeler zaman zaman sefaretnameler aracılığıyla rapor edilir. Tanzimat Fermanı’nın kısa bir
süre öncesine denk gelen bu süreç, Tanzimat zihniyetinin de habercisidir. Bu raporlarda Batı’nın
sosyal, ekonomik, siyasi ve sanatsal alanlardaki gelişim ve dönüşümleri öne çıkar. Bu
sefaretnamelerden biri de Avrupa Risalesi’dir. Mustafa Sami Efendi, bu risaleyi Paris sefaret
başkâtibi iken yazmıştır. Bu risalede Avrupa’nın muhtelif şehirlerini sosyal ve ekonomik
yönleriyle değerlendirir ve zaman zaman Osmanlı ile karşılaştırır