1ST INTERNATIONAL CONFERENCE ON FRONTIERS IN ACADEMIC RESEARCH , Konya, Türkiye, 18 - 21 Şubat 2023, cilt.1, sa.557, ss.217-221
İnsan var oluşundan
itibaren topluluk olarak yaşamaya muhtaçtır. Fiziksel korunma ihtiyacını gidermek
amacıyla bu yaşam tarzına doğru yönelmiş olsa da zamanla psikolojik etkenler de
yerini almıştır. Toplumlar bir arada yaşarken belirli kurallar ile yasaları oluşturmuş
ve bu düzenlemeler doğrultusunda hayatlarını idame etmişlerdir. Aile, mahalle
ve çevre baskısı insanları bu kurallara uymaya yöneltmiş fakat bu tek başına
yeterli olmayacak ki cezalar ve yaptırımlar ile bu yasalar desteklenmiştir.
Aldous Huxley genellikle yaşam hikayesindeki zorlukların etkilerinin görüldüğü
eserlerde insanlığı gelecekte bekleyen kötü günleri sıkça betimlemiş ve gittikçe
yalnızlaşan insan ırkını adeta gelecek hakkında uyarmıştır. Vefatından önce son
olarak yazdığı Ada adlı
eserinde ise tam aksine topluluk halinde düzenli ve her alanıyla düşünülmüş,
planlanmış ve mükemmel yönetilmekte olan bir dünyanın da var olabileceği
umudunu taşıdığını göstermiştir. Ancak bu eserler arasında ortak bir nokta olan
dış dünyadan yalıtılmışlık hala yerini korumaktadır. Hem en iyi hem de en kötü
toplum örneklerinde ortak temanın yalnızlık olması oldukça ilgi çekici ve ayırt
edicidir. Bu yalnızca yazarın hayatının bir yansıması ile açıklanacak kadar dar
kapsamlı bir konu olarak sınırlandırılamayacak olup iç ve dış etmenlerden de
bahsedilmesi gerekmektedir. Bu çalışmada Aldous Huxley’in bu dünyadan ayrılışından
önce son olarak kaleme aldığı ve eserleri arasındaki tek mükemmel toplum
tasviri olarak adlandırılan Ada adlı eserinde yalıtılmışlık temasının kaynağı ile gelişiminden
bahsedilecek ve bu kurmaca yapı içerisindeki yansımaları aktarılacaktır.