Uluslararası Türkoloji Araştırmaları Sempozyumu, Van, Turkey, 26 - 28 September 2019, pp.114-115
Since 766 the so-called Western Oghuzes are understood to be separate from the Nine Oghuzes in the east. The Oghuz Turks, who founded the Seljuk and Ottoman states, were the grandchildren of the Oghuz Turks in the west. It is clear that the second largest identity under the Turkish identity is the Oghuz identity. Oghuz tribes which came to Anatolia followed of the great victory of Great Seljuk Sultan Alparslan (Malazgirt Victory August 26, 1071) settle in intensive of here. Anatolia name West in particular, began to be called Turkey by the Italians. Asia Minor doors as a result of this incident,in this century has been opened to Turks and return to Turkey. Varsak tribe are also one of the Oghuz tribes converting this land of Asia Minor to turkey. This One of the most remarkable features of Turkish history is that they lived by forming tribe or tribe groups. Consequently, the concept of Oguzes and “Oguzluk” can be expressed as the final point of this. Because BC started in ages the last ring of union of the steppe Turkish tribes is Oguzes-Turkmens. In fact, the way of life by forming tribes and tribe groups started in the earliest periods of history in the steppes of Central Asia, this process continued until the beginning of the XX. century. Tribe and tribes groups always took place next to dynasties such as Huns, Gokturk, Uyghur, Karahanli, Seljuk, Ottoman and Karamanoglu. As a result, in almost all Turkish states, there are stature groups on which the dynasty is based. Therefore, it is essential not only to learn the old Turkish history but also to learn the Oguz / Turkmen tribes who came to Anatolia. In this respect, the Oghuzes are not the beginning but the result, like the Kipchaks, which spread to the northern regions of Eurasia.
Oghuz tribe is called to as Varsak Turkmens or Tarsus Turkmens in historical sources. Varsaklar, which took its name from a Turkmen Beg, played an important role in the conquest of Çukurova and the region being a Turkish-Islamic homeland. This Turkmen formation XIV. and XV. century in the mountainous regions of Tarsus and Silifke (Bulgarian / Bolkar Mountains) and Tas-eli (Taş-eli) has lived intensively. Towards the middle of the 19th century, the Ottomans, the tribes belonging to the Oghuz tribes, were divided into small groups under the name of the community in order to prevent their rebellions, and their influence was reduced by bringing ”Beg” or “Kethüda to their heads.
Türk tarihinin en dikkat çeken özelliklerinden birisi de boylar veya boy teşekkülleri oluşturarak yaşamış olmalarıdır. Nihayetinde Oğuzlar ve Oğuzluk mefhumu bunun son noktası olarak ifade edilebilir. Çünkü MÖ’deki asırlarda başlayan bozkır Türk boyları birlikteliğinin zirvesi Oğuzlar/Türkmenlerdir. Aslında boylar ve boy grupları meydana getirerek yaşama biçimi Orta Asya bozkırlarında tarihin en erken devirlerinde başlamış, bu süreç XX. asrın başlarına kadar devam etmiştir. Hun, Göktürk, Uygur, Karahanlı, Selçuklu, Osmanlı ve Karamanoğlu gibi hanedanların yanında her zaman boylar ve boy grupları yer alırdı. Neticede Türk devletlerinin neredeyse hemen hepsinde hanedanın dayandığı boylar yer almaktadır. Bundan dolayı da boy gruplarını anlamak yalnız eski Türk tarihini öğrenmek için değil Anadolu’ya gelen Oğuz/Türkmen boylarını öğrenmek içinde elzemdir. Bu açıdan bakıldığında Oğuzlar, Avrasya’nın kuzey bölgelerine yayılan Kıpçaklar gibi başlangıç değil sonuçtur. 766 yılından itibaren Batı Oğuzları diye isimlendirilenler, doğudaki Dokuz Oğuzlardan ayrı olduğu anlaşılır. Selçuklu ve Osmanlı devletlerini kuran Oğuz Türkleri batıdaki Oğuzların torunlarıdır. Türk kimliğinin altındaki en geniş ikinci kimliğin, Oğuz kimliği olduğu açık bir şekilde görülmektedir. Büyük Selçuklu Sultanı Alparslan’ın büyük zaferinin (Malazgirt Zaferi 26 Ağustos 1071) ardından Anadolu’ya gelen Oğuz (Türkmen) boylarının yoğun bir şekilde gelip yurt tutmasıyla burasının ismi Batı’da özellikle de İtalyanlar tarafından Türkiye denmeye başlanmıştı. Bu hadisenin neticesinde Küçük Asya, bu yüzyılda Türklere açılmış ve Türkiye’ye dönüşmüştür. Bu Küçük Asya topraklarının Türkiye’ye dönüşmesini sağlayan Oğuz (Türkmen) boylarından biri de Varsaklardır. Bu Oğuz boyu tarihi kaynaklarda Varsak Türkmenleri ya da Tarsus Türkmenleri olarak zikredilir. Adını bir Türkmen beyinden almış olan Varsaklar, Çukurova’nın fethinde ve bölgenin Türk-İslam yurdu olmasında önemli roller üstlenmiştir. Bu Türkmen teşekkülü XIV ve XV. asırda Tarsus ve Silifke’nin dağlık bölgeleri (Bulgar /Bolkar Dağları’nda) ile Taş-elinde yoğun olarak yaşamıştır. XVI. asrın ortalarına doğru Osmanlı, idaresindeki Oğuzlara mensup aşiretlerin, devlete isyanlarının önüne geçmek için cemaat adı altında küçük gruplara bölündükleri, başlarına “Beğ” veya “Kethüda” denilen kimseler getirilerek tesirlerinin azaltıldığı da bir gerçektir. Bu tür uygulamalara rağmen Varsaklar boy ismini günümüze kadar muhafaza etmeyi başarmışlar.