Kafkas Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, cilt.7, sa.14, ss.215-229, 2020 (Hakemli Dergi)
Allah’ın kitabında Hz. Peygamber’in (s.a.v.) insanlık için tabi olunması gereken bir şahsiyet
olarak nitelendirilmesi durumu, sözlerinin yanında onun yapıp ettiği fiilleri de oldukça önemli kılmıştır. Sünnet tabiri, Allah Resûlü’nden söz, fiil ve takrir olarak nakledilen her şey için kullanılmıştır. Bu açıdan
Hz. Peygamber’in fiilleri, İslâm dininin temel kaynaklarından ikincisi olarak kabul edilen sünnetin bir
nevini teşkil etmektedir. Dolayısıyla sünnetin bir parçasını oluşturan Hz. Peygamber’in fiilleri, teşriîde
asıllardan biridir. Ancak teşriî değerleri bakımından Hz. Peygamber’in fiillerinin tamamı aynı
kategoride değerlendirilmemiştir. Nitekim fiiller, teşriî değerleri diğer bir ifadeyle bağlayıcı olup
olmadıkları ya da hangilerinin bağlayıcı olduğu gibi durumlar açısından İslâm âlimleri arasında
eskiden beri tartışılan bir konu olmuştur. Bu tür konulara hadisçilerin yanı sıra fıkıh usûlcüleri de ilgi
duymuştur. Bu usûlcülerden birisi ise Bedruddîn el-Makdisî’dir (ö.773/1371). Bedruddin, meşhur rical
âlimi olan ve el-Cemmâlî nisbesiyle anılan Abdulğanî el-Makdisî’nin (ö.600/1203) torunudur.
Döneminin önemli simalarından ilim tahsil eden Bedruddîn, ilmi mesaisini hadis ve fıkha yönlendirmiş
ve bilhassa fıkıh usulüne dair eserler kaleme almıştır. Bu makalede âlimlerin Hz. Peygamber’in fiilleriyle
ilgili yaklaşımları genel hatlarıyla ortaya konulduktan sonra bir Hanbeli usûlcüsü olan ve pek şöhret
bulamayan Bedruddîn el-Makdisî’nin meseleyi ele alışı, onun günümüze ulaşan tek eseri olan et-Tezkire
fi Usûli’l-Fıkh çerçevesinde incelenecektir.