Selçuklu 11. Uluslararası Sosyal Bilimler Kongresi, PROF. DR. RAIHAN YUSOPH, Editör, Academy Global Publishing, Konya, ss.1941, 2024
Ferdinand de Saussure ile birlikte yeni bir ivme ve yöntem kazanan dil çalışmaları bütün dünyada karşılık bulmuştur. Batı dünyasında olduğu gibi Doğuda ve özellikle de Arap ilim dünyasında dil çalışmaları yeni bir döneme evrilmiştir. İslam’dan önce edebiyat ve özellikle de şiir alanındaki başarılarıyla kendisinden söz ettiren Arap dünyası, İslam’dan sonra ise dil alanındaki diğer çalışmalarla adından söz ettirmiş ve Arap olmayan diğer Müslümanların gayretleriyle “dil medeniyeti” olduğunu tüm dünyaya kabul ettirmiştir. Erken dönemde Sibeveyh (ö. 180/7960) tarafından yazılan “el-Kitab” adlı eser, Arap gramer ilminin kurallarını belirlemiş ve modern döneme kadar yapılan çalışmalara adeta kaynaklık etmiştir. Modern dönemde dilbilim alanında ortaya çıkan yeni bakış açıları, bütün Arap dil çalışmalarında yeni yaklaşım ve yorumların ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Cezayir ve Tunus gibi Avrupa ülkeleriyle daha sıkı bağları olan ülkelerdeki dil çalışmaları, diğer Arap bölgelerine göre daha hızlı bir şekilde etkileşim süreci yaşamıştır. Fonetik/sesbilim başta olmak üzere dilbilimin ortaya koyduğu yeni ilim dalları Arap dilcilerin dikkatini ve ilgisini çekmiştir. Tunuslu Prof. Dr. Selahattin eş-Şerif, klasik dil çalışmalarına hakim olmasıyla birlikte dilbilimin kendilerine sunduğu yeni bakış açısıyla Arap dil çalışmalarına yeni bir soluk olmaya çalışmıştır. Muhammed Selahattîn eş-Şerîf eser telif etmekle beraber daha çok ilk, orta ve yüksek öğretim derslerinde okutulan konuların mahiyeti üzerine dersler vermiş ve pek çok öğrenci yetiştirerek kendini adeta okullardaki eğitime adamıştır. eş-Şerîf’e göre klasik Arap dili geleneği eksikleri olsa da bu ana kadar insanlığın ulaşabileceği en yüksek dereceye ulaşmıştır. Nahvin kolaylaştırılması konusunda da farklı görüşlere sahip olan eş-Şerîf Arap toplumunun batıda yapılan dil çalışmaları karşısında kendisini eksik görmesiyle beraber nahvin kolaylaştırılması çabalarına gittiğine inanmaktadır. Ona göre Arap toplumu yabancı bir itici ziyade ilmin derin öğrenilmesine daha çok ihtiyaç duymaktadır. Biz de bu çalışmamızda eş-Şerif’in yeni bir bakış açısı getirmeye çalıştığı ve dilbilim çalışmalarında önemli bir yer tutan “uygulamalı dilbilim”i nasıl yorumladığı ve bunu kendi dil çalışmalarına nasıl uygulamaya çalıştığını ortaya koymaya çalışacağız.