Tarihi Kentsel Peyzaj ve Kent Kimliği İlişkisi


Creative Commons License

Perihan M., Aşur F.

Kent Akademisi Dergisi, cilt.13, sa.1, ss.163-175, 2020 (Hakemli Dergi)

  • Yayın Türü: Makale / Tam Makale
  • Cilt numarası: 13 Sayı: 1
  • Basım Tarihi: 2020
  • Dergi Adı: Kent Akademisi Dergisi
  • Derginin Tarandığı İndeksler: TR DİZİN (ULAKBİM)
  • Sayfa Sayıları: ss.163-175
  • Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Bu çalışmada literatür taraması yapılarak, kent kimliklerinin nasıl ve ne şekilde oluştuğu ve nasıl algılandığı araştırılmıştır. Tümden gelim yöntemi ile kavramsal ve kuramsal yaklaşımlar incelenmiş, kent kimliğinde etkin rol oynayan parametrelerin yanı sıra, kimlik öğelerinin tespitinde kullanılan yöntemler de incelenerek elde edilen bilgilerin derlemesi şeklinde oluşturulmuştur. Çalışmada kentlerin kimliklerini oluşturan doğal ve yapay bileşenler incelenmiş, insan tarafından algılanan en baskın kimlik öğesinin yapay bileşenlerden tarihi kentsel peyzaj olduğu görülmüştür. Bu bağlamda tarihi kentsel peyzaj ile kent kimliği ilişkisi üzerinde durulmuştur. Kenti oluşturan ve değiştiren temel özne insandır ve kent kullanıcılarının zihninde oluşan algı kent imgesini oluşturmaktadır. Kullanıcıların zihnindeki ortak imgeler de kent kimliğini oluşturmaktadır. Kent imgesi bireylerin çevrelerini algılama süreciyle ilgilenmektedir. Bireyin bir mekânı algılama sürecinde somut öğelerin görsel anlatımı ön plana çıkmaktadır. Nitekim güncel kent tariflerinde kentlerin panoramik görünümleri, siluetleri gibi görsel anlatılar etkin rol oynadığından kimlik öğeleri görsel peyzaj değerlendirme kavramı ile açıklanmıştır. Ancak kentsel kimliği sadece gözle görülür somut öğelere ve görme duyusuna bağlamak tek yönlü bir yaklaşım olmaktadır. Bu nedenle mekânların tarihsel derinlik içinde katmanlaşarak biriktirdiği değerler olarak tanımlanan aynı zamanda kimliğe dördüncü bir boyut kazandıran “yerin ruhu (genius loci)” göz ardı edilmemelidir. Çağımızın büyük problemlerinden olan küreselleşme, kentlerde kimlik unsurunu ne yazık ki yok etmektedir. Kentsel kimliğin korunması geçmişin geleceği için önemlidir. Yaşanmışlığı barındıran tarihi kentsel peyzaj alanları hızla yok olmaktadır. Toplumların hafızasını ve genetik kodlarını barındıran bu peyzajlara sahip çıkılması gerekmektedir ve bu sadece kentlilik bilinciyle mümkün olmaktadır. Bu sayede birçok yerli ve yabancı kaynakların çok yönlü incelenmesiyle araştırmacılara rafine bilgi sağlaması ve toplumsal öz bilinç oluşturması amaçlanmaktadır.