Jandarma Sahil Güvenlik Akademisi, Uluslararası Güvenlik Sempozyumu: 1923’ten 2023’e Türkiye Yüzyılında Güvenlik Perspektifi, Ankara, Türkiye, 8 - 09 Mayıs 2024, ss.56-58
Güvenlik ve istikrar, Sahraaltı Afrika'nın karmaşık ve dinamik dokusunda sürekli olarak sınanan kavramlardır. Bölge, terörizm ve radikalizm gibi tehditlerle uluslararası arenada sık sık gündeme gelmektedir. Uzun süren kolonizasyon sürecinin ardından 1960’lar sonrasında bağımsızlıklarını ilan eden ve henüz devlet inşa sürecini tamamlayamamış, yapısal birçok sorunla mücadele eden Sahraaltı Afrika ülkeleri terörizm ve radikalizm tehditlerini kendi öz kaynaklarını bertaraf edememektedir. Üstelik bölgede kemikleşmiş durumdaki siyasi ve ekonomik istikrarsızlık terör ve suç örgütlerine faaliyetleri için geniş bir manevra alanı yaratmaktadır.
Suriye iç savaşı sonrasında, Irak ve Suriye'deki çatışmaların ortaya çıkardığı kaos ortamı, DAEŞ ve El Kaide gibi radikal örgütlerin bölgede güç kazanmasına ve operasyonlarını genişletmesine olanak sağlamıştır. Özellikle DAEŞ, 2014 yılında Irak'ın kuzeyinde kontrolü ele geçirerek uluslararası arenada büyük bir dikkat çekmiştir. Bu dönemde, örgüt Irak ve Suriye'deki topraklarda genişlemiş ve terör eylemleri gerçekleştirmiştir. Ancak, uluslararası koalisyon güçlerinin müdahalesiyle birlikte DAEŞ'in kontrolündeki alanlar azalmış ve örgüt zayıflamıştır. Bu zayıflama süreci, örgütün stratejik olarak başka bölgelere yayılmasına neden olmuştur. Benzer gelişmeler El Kaide cephesinde de yaşanmış ve neticede bu iki örgüt yapılanmalarını başka ülkelere kaydırmaya başlamıştır.
Sahraaltı Afrika, bu durumda bir hedef olarak öne çıkmıştır. Özellikle, bölgedeki zayıf devlet yapıları, etnik ve dini çatışmaların varlığı, yoksulluk ve sosyal huzursuzluk gibi faktörler, terör örgütlerinin burada etkinlik göstermesine uygun bir zemin oluşturmuştur. Sonuç olarak Suriye ve Irak’tan ayrılan DAEŞ ve El Kaide yapılanmaları, Sahraaltı Afrika’ya özellikle de Sahel bölgesine gelerek buradaki suç ve terör örgütleriyle beraber yeni oluşumlar gerçekleştirmeye başlamıştır.
Her iki örgütün Sahraaltı Afrika’daki yerel oluşumları da bünyesine katarak kendi etki alanlarını genişletme çabaları bölgede çetin bir rekabetin doğmasına neden olmuştur. Hali hazırda terörle mücadelede zorlanan Sahraaltı Afrika devletleri iki küresel terör örgütünün rekabeti çerçevesinde şekillenen yeni terör yapılanmaları karşısında daha da dezavantajlı bir konuma düşmüştür.
DAEŞ ve El Kaide rekabeti zaman zaman alt gruplar bünyesinde silahlı çatışmalara da dönüşmektedir. Özellikle JNIM (Jama'at Nasr al-Islam wal Muslimin) ve ISGS (Islamic State in the Greater Sahara) arasındaki çatışmalar son zamanlarda bölgedeki güvenlik durumunu daha da karmaşık bir hale getirmiştir. Bilindiği üzere JNIM, başta Mali olmak üzere Sahraaltı Afrika'nın çeşitli bölgelerinde faaliyet gösteren bir örgüttür. El Kaide bağlantılı yerel bir terör örgütü olan JNIM, Mali’deki çatışmalarda etkin rol oynamıştır. Diğer yandan ISGS ise Sahraaltı Afrika'da etkin olan diğer bir terör örgütüdür. DAEŞ’e bağlılığıyla bilinen örgüt özellikle Mali, Nijer ve Burkina Faso'da aktiftir. Bu iki örgüt arasındaki çatışmalar, yerel halk üzerinde ciddi etkiler yaratmakta ve bölgedeki istikrarsızlığı artırmaktadır.
Nitel çalışma yöntemlerinden yararlanarak hazırlanacak olan bu çalışmada Sahraaltı Afrika'da El Kaide ve DAEŞ arasındaki rekabetin kökenleri, dinamikleri, ve sonuçları incelenecektir. Özellikle, her iki örgütün bölgedeki varlığını nasıl sürdürdüğü, yerel toplumlar üzerindeki etkileri ve uluslararası güvenlik açısından taşıdığı potansiyel tehditleri ele alınacaktır. Bu çalışmanın bölgedeki terörizmle mücadele stratejilerinin geliştirilmesine ve bölgedeki istikrarın sağlanmasına yönelik çabaları da anlamak için önemli bir çerçeve sunacaktır.
Anahtar Kelimeler: DAEŞ, El Kaide, ISGS, JNIM, Sahraaltı Afrika