VAN İLAHİYAT DERGİSİ, cilt.11, sa.18, ss.123-138, 2023 (Hakemli Dergi)
Hitabet, söze dayalı bir sanattır. Bu nedenle, insanlık tarihi boyunca hitabetin de var olduğu söylenebilir. Dünyada fikirleriyle insanları etkileyen dâhi şahsiyetlerin, mesajlarını aktarırken kullandıkları önemli araçlardan birisi de hitabet sanatıdır. Hitabet, fikir özgürlüğünün olduğu toplumlarda daha çok gelişir. Fikir özgürlüğünün olduğu yerlerde insanlar endişe duymadan mesajlarını muhataplarına doğrudan iletebilirler. Hz. Muhammed (s.a.s.) de peygamberlik vazifesiyle görevlendirilince Allah’tan aldığı emirleri sade ve anlaşılır bir tarzda insanlara aktarmayı hedefledi. İçinde bulunduğu ortamın fikir özgürlüğüne tahammül etmeyen insanlardan oluşmasına rağmen, Hz. Peygamber amacına ulaşmak için elindeki imkânları ve hitabet sanatını büyük bir maharetle kullanarak ilahi mesajı insanlara aktarmaya çalıştı. Peygamberimizin, İslam Dinini insanlara anlatırken yaptığı her bir konuşma, “hutbe” olarak nitelendirilir. Bu hutbeler edebi değere sahip metinlerdir. Kendisinin, büyük halk topluluklarının bulunduğu bir mekânda îrâd ettiği konuşmalarından birisi de edebi değeri yüksek olan Veda Hutbesi’dir. Hz. Muhammed (s.a.s.), bu hutbede İslam dininin temel prensiplerini kısa ve öz cümlelerle anlatmıştır. Hitap ettiği kitle Müslümanlardan oluşmasına rağmen, mesajını iletirken “Ey Müminler” yerine ısrarla “Ey İnsanlar” diye hitap etmesi, hedef kitlesinin Müslümanlarla sınırlı olmayıp insanlık âleminin tamamı olduğunu gösterir.
Bu çalışmamızda söz konusu hutbenin, hitabet tekniği bağlamında analizi yapılmıştır. Çalışma, giriş ve iki ana bölümden oluşmaktadır. Girişte, kısaca hitabet tarihine değinildi, birinci bölümde hitabet tekniği teori bakımından ele alındı, ikinci bölümde ise Hz. Peygamberin hatiplik yönüne kısaca değinildikten sonra O’nun, bu özelliğini Veda Hutbesinde nasıl icra ettiğinin analizi yapıldı. Bu alandaki çalışmamızı yaparken kaynak olarak Arap edebiyatı alanında yazılmış eski kaynaklara ve modern dönemde konuyla ilgili yazılmış eserlere başvuruldu. Ayrıca bu makaleyi hazırlarken “Cahiliye Döneminde ve Sadru’l-İslâm Döneminde Hitabet” adlı bastırılmış doktora tezimizden de istifade ettik.