BUSBED. BINGÖL UNIVERSITY JOURNAL OF SOCIAL SCIENCES INSTITUTE, sa.30, ss.122-138, 2025 (TRDizin)
Bu çalışma, Bingöl–Kiğı bölgesindeki Alevi-Bektaşi inancında yer alan sır ve muhabbet kavramlarını, Batı antropolojisinin ritüel, sembol ve topluluk anlayışları çerçevesinde karşılaştırmalı olarak incelemektedir. Araştırma nitel bir yöntemle yürütülmüş; Kiğı Kârer yöresinde yaşayan Alevi dedelerinden Seyyid Selçuk Sevin ile gerçekleştirilen derinlemesine görüşmeler temel veri kaynağı olarak değerlendirilmiştir. Veriler, hermenötik ve yorumlayıcı analiz yaklaşımıyla çözümlenmiş, özellikle ritüel performans, simgesel iletişim ve topluluk inşası gibi temalar ön plana çıkarılmıştır. Bulgular, Alevi-Bektaşi inancında “sır” kavramının akılla kavranabilecek bir bilgi değil, ancak bireysel dönüşüm ve manevi olgunluk süreciyle açığa çıkan kutsal bir hakikat alanı olduğunu ortaya koymaktadır. “Muhabbet” ise rastgele yapılan bir sohbet değil, etik dinleme, ruhsal olgunluk ve ritüelleşmiş
diyalojik paylaşımın hâkim olduğu kolektif bir öğrenme ve topluluk pratiğidir. Çalışma, Turner’ın liminalite yaklaşımı, Geertz’in yorumlayıcı antropolojisi ve Assmann’ın kültürel bellek kuramı ile ilişkilendirilerek değerlendirilmiş; bu sayede yerel inanç pratikleriyle evrensel antropolojik teorilerin kesişim noktaları tartışılmıştır. Ayrıca Alevi muhabbeti, Batı’da son dönemlerde gelişen “sharing circle”, “circle work” ve “intentional community talks” gibi topluluk temelli ritüel pratiklerle karşılaştırılmıştır. Bu benzerliklere rağmen Alevi inancındaki sır ve muhabbet, yalnızca psikolojik ya da sosyal bir denge arayışı değil, aynı zamanda kutsal bilgiyle temas etme amacı taşıması bakımından farklılaşmaktadır. Bu yönüyle çalışma, hem Alevi-Bektaşi inanç dünyasının daha derinlemesine anlaşılmasına katkı sağlamakta hem de Batı merkezli antropolojik kuramların sınırlarını eleştirel bir bakış açısıyla yeniden tartışmaya açmaktadır.
This study comparatively examines the concepts of sır (sacred mystery)
and muhabbet (ritualized dialogue) within the Alevi-Bektashi faith of
the Bingöl–Kiğı region, through the lens of Western anthropological
theories of ritual, symbolism, and community. Employing a qualitative
design, the research is based on in-depth interviews conducted with
Seyyid Selçuk Sevin, a religious leader from the Kiğı–Karer area. Data
were analyzed through a hermeneutic and interpretive approach, with
particular attention to themes such as ritual performance, symbolic
communication, and collective identity. Findings reveal that sır does
not represent knowledge attainable through reason alone but rather a
sacred truth disclosed only to those who undergo spiritual
transformation and moral
refinement. Likewise, muhabbet is not a casual conversation but a ritualized and dialogical practice that
emphasizes
ethical listening, spiritual maturity, and communal learning. The
analysis engages with Turner’s concept of liminality, Geertz’s
interpretive anthropology, and Assmann’s theory of cultural memory,
thereby situating local religious practices within broader
anthropological debates. Furthermore, Alevi notions of muhabbet are
compared to contemporary Western community-based rituals such as sharing
circles, circle work, and intentional community talks. While these
practices share principles of sincerity, attentive silence, and
reciprocal witnessing, Alevi practices differ in that they are deeply
intertwined with the pursuit of sacred knowledge and metaphysical
engagement. In this respect, the study contributes both to the deeper
understanding of the Alevi- Bektashi worldview and to a critical
reassessment of the applicability and limitations of Western theoretical
paradigms.