Kölelik ve Zarafetin Ortasındaki Halka: Halhal


Creative Commons License

Solmaz M.

4. Uluslararası Türkoloji Araştırmaları Sempozyumu, Van, Türkiye, 20 - 22 Ekim 2022, ss.235-236

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Basıldığı Şehir: Van
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.235-236
  • Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Folklor; insanın doğumundan ölümüne kadar geçen zaman içerisinde içine doğdukları yaşam biçiminden kültürel varlıklara, kullandığı eşyalara kadar her şeyi içerisine alır. Bunlardan birisi de, giyim kuşamla birlikte şıklığını tamamlamak için, yaşadığı toplum ve dönemin estetik anlayışına uygun olarak kullandığı takı ve aksesuarlardır. Genellikle kadınların güzellik ve şıklığını tamamlamak için kullandığı yüzük, küpe, bilezik, gerdanlık, halhal gibi süs eşyaları önemlerini kaybetmeden varlıklarını günümüze kadar sürdürmüşlerdir. Hem estetik olmaları hem de dönemin şartlarına göre farklı nesnelerden üretilmeye uygun bir yapıları olduğu için önemlerini hiç kaybetmemişlerdir. Konumuz, ayak bileziği de denilen halhal olduğu için diğer takılara değinilmeyecektir.

Bilinen tarihin ilk dönemlerinden bu yana kullanılan, insanın var olduğu her yerde karşımıza çıkan halhal; İran, Mısır, Hindistan’da yaygın olarak kullanılırken, ülkemizdeki kullanımı genellikle Güneydoğu illerimizde olmuştur. Avrupa halkları arasında yaygın olarak kullanıldığı, Alp önlerinden, Tuna boyuna, Ren’den Rhôn’a kadar olan Avrupa’nın hemen her bölgesindeki M.Ö 1800 sonrasına ait Tümülüslerde bulunmasından anlaşılmaktadır. Hint inancının en önemli isimlerinden olan tanrı Şiva’nın ayağında dünyanın evriminin, devamlılığının ve çözülüp yok oluşunun güçleri olurken Kara Kıtadan Amerika’ya taşınan 14 ila 20 milyon arası Afrikalının ayağında köleliğin simgesi olmuştur. Divan edebiyatında ise Bâkî gibi kimi şairlerimizde estetik duygulara hitap eden bir imge durumuna gelmiştir.

İnsanın doğal eğilimi olan güzel ve güzelliklere karşı duyduğu haz ve hoşlanma duygusu, güzeli ve güzelliği bulma arayışını beraberinde getirmiştir. Halhal; binlerce yıldır değişik çeşitleriyle farklı şekillerde ve amaçlarda değerlendirilmiştir. Ayak bileklerinde bazen köleliğin simgesi olarak onun özgürlüğünü kısıtlarken, bazen kadınların ayak bileklerinde zarafetin simgesi olmuş bazen de hışhış adını alarak evcil güvercinlerin ayağında yerini almıştır. Kimi zaman Yörük kadınlarının ayağında yılanları kaçırmak için bir nesneye dönüşürken kimi zaman çadırda uyuyan bebeği uyandığında haberi olması için çocuğun ayak bileğinde bir haberci olmuştur. Farklı zaman, uzam ve kültürel çevre ile birlikte değişikliklere uğramış, süs ve zarafet unsuru olarak kullanılsa bile, her toplumdaki ince zevklere göre farklı nesnelerden üretilerek gelecek nesillere aktarılmış ve varlığını sürdürmüştür.

Folklore; It includes everything from the way of life in which a person was born to the cultural assets and the items he uses during the time from his birth to his death. One of them is the jewelry and accessories that he uses in accordance with the aesthetic understanding of the society and period in which he lives, in order to complete his elegance with his clothing. Ornaments such as rings, earrings, bracelets, necklaces and anklets, which are generally used by women to complement their beauty and elegance, have survived until today without losing their importance. They have never lost their importance, as they are both aesthetic and suitable to be produced from different objects according to the conditions of the period. Since our subject is anklets, also called ankle bracelets, other jewelry will not be mentioned.

Anklet, which has been used since the first periods of known history and is encountered everywhere where people exist; While it is widely used in Iran, Egypt and India, its use in our country has generally been in our Southeastern provinces. It is understood that it was widely used among European peoples, from the fact that it was found in tumuli after 1800 BC in almost every region of Europe from the fronts of the Alps to the Danube, from the Rhine to the Rhôn. While the forces of the evolution, continuity and dissolution of the world were at the feet of the god Shiva, one of the most important names of Indian belief, it became the symbol of slavery at the feet of 14 to 20 million Africans who moved from the Black Continent to America. In Divan literature, it has become an image that appeals to aesthetic feelings in some of our poets such as Bâkî.

The sense of pleasure and enjoyment of beauty and beauty, which is the natural tendency of human beings, has brought along the search for beauty and beauty. Anklet; For thousands of years, it has been evaluated in different ways and for different purposes. While sometimes restricting her freedom as a symbol of slavery on her ankles, it sometimes became a symbol of elegance on the ankles of women, and sometimes took its place on the feet of domestic pigeons, taking the name "hışhış". Sometimes it turns into an object in order to smuggle snakes at the feet of Yörük women, and sometimes it becomes a messenger on the child's ankle to be aware of when the baby sleeping in the tent wakes up. It has undergone changes with different time, space and cultural environment, and even if it is used as an ornament and an element of elegance, it has been produced from different objects according to the fine tastes of each society and transferred to future generations and has continued its existence.