3. Erciyes Uluslararası Bilimsel Araştırmalar Kongresi, Kayseri, Türkiye, 09 Mayıs 2020, ss.55-56
Daha ziyade kesin deliller ve özellikle belli bir dönemden sonra felsefenin argümanları üzerine
temellendirilen kelam ilminde, sübut ve delalet bakımından bir takım problemler içeren hadisler
de kullanılmıştır. Esasında teoride hadis ilmi açısından sağlam prensiplere sahip olan bu ilmin
pratikteki durumunu anlamanın en iyi yolu usûlu’d-dine (kelam) ait eserlerin incelenmesidir.
Bu anlamda durumu daha yakından görmek ve teori ile uygulamayı mukayese etmek amacıyla
el-Curcânî’ye (ö. 816/1413) ait Şerhu’l-mevâkıf isimli eseri ele aldık. Hicri IX. asrın dil ve fıkıh
âlimlerinden olan Seyyid Şerif el-Curcânî, aynı zamanda kelâm ilminin de bu asırdaki önemli
simalarındandır. Öyle ki şerh olarak yazdığı birçok eseri asıl metinlermiş gibi kabul görmüştür.
Bu eserlerinden bir tanesi de Adududdîn el-Îcî’ye (ö. 756/1355) ait olan el-Mevâkıf isimli esere
yazdığı şerh’tir. Bu şerh, el-Mevâkıf isimli esere yapılmış olan şerhlerin en meşhurudur. Eser,
İslam beldelerinin tümünde ilgi gördüğü gibi özellikle Osmanlı Devleti âlimleri arasında da
büyük bir övgü ve ilgiye mazhar olmuş ve yıllarca ders kitabı olarak okutulmuştur. Altı
mevkıftan oluşan eserin son mevkıfı ‘Sem’iyyât’ bölümünden oluşmaktadır ki eserin esas
üzerinde durduğumuz kısmı da bu bölümdür. Zira eserin bu bölümünde müellif çokça rivayet
zikretmekte; geri kalan bölümlerinde ise rivayetlere nadiren başvurmaktadır. Çalışmada elCurcânî’nin Şerhu’l-mevâkıf’ı özelinde mütekelliminin, ne tür rivayetler kullandıkları ve hangi
kaynaklardan beslendikleri; dolayısıyla rivayet anlayışları, hadislere bakışları ve bu konuda bir
usûllerinin olup olmadığı, mütevatir rivayetleri nasıl kullandıkları, mütevatir olarak
kullandıkları hadislerin mütevatir kavramının tanımına ve şartlarına ne kadar uyduğu,
eserlerinde isnad ve kaynak gösteriminin ne sıklıkta olduğu gibi hususlar sorgulanmaktadır.