Yabancılaşma ve Otizm


Mengi A.

IX. Ulusal Sosyoloji Kongresi, Ankara, Türkiye, 19 - 21 Eylül 2019, cilt.1, sa.1, ss.286-288

  • Yayın Türü: Bildiri / Tam Metin Bildiri
  • Cilt numarası: 1
  • Basıldığı Şehir: Ankara
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.286-288
  • Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Otizmde yabancılaşma, insanın kendine ilişkin farkındalığını kaybetmesidir. Sosyal ilişki bilinçli davranışları gerektirir, oysa kendi farkındalığı olmayan insanın ilişkileri de olmaz. Bu durumdaki insan kendini (sosyal olarak) konumlandırabileceği bir etkileşim ağı içerisinde yer alamaz. İnsan, sosyalleştirme süreçleri sonucunda toplumun bir üyesi haline gelir. Bu süreçte bir aksama olur ve bilinç hali, bir mensubiyet (aidiyet) ve o sosyal yapı içinde bir var olma algısı oluşmaz ise kişi, yer alabileceği bir etkileşim ağı içerisinde kendisini tanımlayamaz. Oysa iletişim bireyin toplumsal var olmasının temel aracıdır. Eğer birey içinde bulunduğu sosyal çevresiyle iletişim kurmayı başaramıyorsa, dışındakiler de onunla iletişim kur(a)mazlar. Birey, sosyal etkileşim ağı içinde varlığını iletişim yoluyla hissettirdikçe, sosyal bir kimlik kazanır. İletişim ve etkileşim, haberdarlığı sağlarken haberdarlık da farkındalığın oluşmasını sağlar. Çünkü haberdar olma, iletişimde bulunulanın bilgisine sahip olmayı, bilgi ise anlamlandırmayı, zihin sistematiğinde bir tanımlamayı ve bir konuma yerleştirmeyi meydana getirir. Böylece insan iletişim ve etkileşim sayesinde çevresinin bir parçası olarak kendisinin farkına varır ve bu algıyı geliştirir. Dolayısıyla sosyalleşme sürecinde mensubu bulunduğu toplumun sosyal ve kültürel aktarımları çerçevesinde kendisini konumlandırır ve anlamlandırır. Otizmli bireylerin temel sorunları da bu bağlamda ortaya çıkmaktadır. Bu bireyler, otizm spektrum bozukluğundan etkilenme derecesine bağlı olarak, sosyalleşme yaşayamamaktadırlar. Bunun sonucunda da otizmli bireyler kendi dışındaki her şeye karşı bir yabancılaşma yaşamaktadırlar. Ayrıca otizmli çocuğu olan aileler açısından da toplumun zamanla oluşan dışlayıcı tavırları sonucunda içine kapanma ve yabancılaşma süreci oluşmaktadır.

Bu araştırmanın temel amacı sosyolojinin temel kavramlarından biri olan yabancılaşma ile sosyal bir olgu olarak otizm arasındaki ilişkiyi ortaya koymaktır. Araştırma, otizmli çocuğu olan toplam 42 katılımcıyla görüşmelere dayalı nitel bir araştırma mahiyeti taşımaktadır. Katılımcılardan elde edilen veriler betimsel analize tabi tutulmuştur. Araştırma verileri yedi farklı alt kategoride değerlendirilmiştir. Araştırmada, otizmli bireylerin sağlıklı yaşam alışkanlıklarının olmayışı ve yaşam bağlarının zayıf oluşu, zihinsel işlevlerde fonksiyonel bozuklukları yaşamaları, sosyal ilişkilerden kaçınma, sosyal etkileşimden yoksun olmaları, yaşama karşı ilgisiz olmaları ya da nitelikli bir yaşam sürdürememeleri, gelişmelere ve değişikliklere karşı uyum güçlüğü çekmeleri, rutin yaşam alışkanlığına sahip olmaları, sosyal değer yargılarına ve normlara ilgisiz kalmaları, sorgusuzca itaat ve bağımlı yaşamaları gibi bulgular elde edilmiştir. Bu bulgulardan hareketle otizmli bireylerin otizmin doğasından kaynaklı doğal bir yabancılaşma sürecini yaşadığı sonucuna ulaşılmıştır. Öte yandan sosyal çevrenin dışlayıcı tutumları da ailelerin, zamanla topluma yabancılaşma eğilimi göstermelerine yol açmaktadır.