ŞIRNAK UNIVERSITY JOURNAL OF DIVINITY FACULTY, sa.28, ss.249-265, 2022 (Hakemli Dergi)
Dil, bir kültürün aktarılmasında ve anlaşılmasında önemli bir etkendir. Bundan dolayıdır ki tarih boyunca toplumlar, dillerini bozulmalardan ve yanlışlardan korumak için birçok ilmi çalışma yürütmüştür. Arapçanın Kur’an dili olması hasebiyle bu dile büyük teveccüh gösterilmiştir. İslamiyet’in Arap Yarımadasından çıkıp diğer milletlere ulaşması, Arap olmayan milletlerin Arapların içine karışması ve bunun neticesinde Arap dili kullanımında hataların ortaya çıkmaya başlamasından ötürü bazı dil bilginleri nahiv ilminin tespit ve tedvini hususunda çalışmalar ortaya koymuşlardır. İslam medeniyetinin doğuşundan günümüze kadar sayısız âlim yetişmiş olup bu âlimler, dinî ilimlerde olduğu gibi Arap dili alanında da çok sayıda kitap telif etmişlerdir. Te’lif edilen bu eserler, dilin hatadan korunmasında önemli bir rol oynamıştır. Birçok eserle bu gayeye katkıda bulunan ve adından söz ettiren âlimlerden biri de İbn Hişâm el-Ensârî’dir. İbn Hişâm, tefsîr, hadîs ve fıkıh gibi birçok ilimde söz sahibi olmakla birlikte özellikle nahiv ve dil alanında önemli bir şöhreti elde etmiştir. Birçok âlim kendisinin, sonraki âlimlerin ulaşmak için çabalayıp da ulaşamadığı bir seviyeye ulaştığını, Arapçada ders arkadaşlarını ve hatta hocalarını geride bırakacak seviyedebilge biri olduğunu rivayet etmiştir. Ayrıca nahiv ilmindeki derinliğini, kabul etmediği görüşlere yaptığı eleştirilerle, yapmış olduğu tercihlerle ve ortaya koymuş olduğu özgün fikirleriyle perçinlemiştir. İbn Hişâm’ın basılmış eserlerinin yanı sıra, sayısı tam olarak bilinmeyen çok sayıda mahtût eseri vardır. Bununla birlikte kendisine nispet edildiği halde ona ait olmayan eserler de vardır. Te’lîf etmiş olduğu eserlerden biri de bazı kelimelerin i‘râbını yapmış olduğu el-Mesâilu’s-seferiyye fi’n-naḥv isimli risâlesidir. Bu eserde;faḍlen (فَضْلاً ), luġaten (لُغَةًا ), ḫilâfen (خِلَفاًا ), eyḍan (أَيْضااً ) ve helumme cerran (هَلُمَّجَرًّاً ) ifadelerindeki mansûbluk yönünü eleştirel bir bakış açısıyla açıklamaya çalışmıştır. Zira her dilde olduğu gibi Arap dilinde de tam olarak anlaşılamayan, anlaşılması için çaba ve emek sarf etmeyi gerektiren kelimeler, lafızlar bulunmaktadır. Bu lafızlar kimi zaman kendi içeresinde garipken kimi zaman bir terkip içinde i‘râb bakımından gariptir. İbn Hişâm, bu kelimeleri tahlil ederken birçok dil bilgininin konu hakkındaki görüşlerini de zikretmiş, Kur’ân-ı Kerîm, hadîs-i şerîf ve şiirden delil getirmiştir. Risâlenin girişinde kendisinin yolculukta olduğunu ve arkadaşlarının kendisinden bazı kelimeleri açıklamasını istediğini ifade ederek eseri kaleme alma sebebini ortaya koymuş ve bu kelimelerin i‘râbının problemli olduğunu açıkça beyan etmiştir. Zira Arapçada bir i‘râb alâmetinin birden fazla öğeyi göstermede ortak kullanılması kelimenin konumunu, dolayısıyla da cümlenin anlamını etkileyebilmektedir. Dolayısıyla bir kelimenin cümle içerisindeki konumu, kelimenin sonunda var olan alâmetlerle belirlendiğinden ve bu alâmetlerin her zaman kelimenin konumuna açıkça delalet etmemesinden ötürü bazen karışıklık meydana gelmekte ve kelimenin konumu tam olarak bilinememektedir. Bir kelimenin manası, cümle içindeki konumuna göre değişebilmektedir. İbn Hişâm da bu eserinde muğlak ve kapalı bazı ifadeleri i‘râb açısından açıklamaya çalışmıştır. Yorum, açıklama, seçim ve tercihleriyle her zaman kabul gören İbn Hişâm, kendisinin Arap dili ve gramerinin önderleri arasında bulunduğunu ispat etmiştir. Bu çalışmamızda İbn Hişâm’ın şahsi ve ilmi hayatı hakkında kısa bir bilgi verilecek, ardından eserin içeriği, metodu ve eserde ele alınan kelimeler sırasıyla incelenecektir. Bu itibarla çalışmanın bir nebze de olsa bilim camiasına faydalı olacağı umulmaktadır.