5. Uluslararası GAP Sosyal Bilimler Kongresi, Gaziantep, Türkiye, 3 - 05 Nisan 2020, ss.33-34
Allah’ın kitabında Hz. Peygamber’in (s.a.s.) insanlık için tabi olunması gereken bir şahsiyet
olarak nitelendirilmesi durumu, sözlerinin yanında onun yapıp ettiği fiilleri de oldukça önemli
kılmıştır. Esasında sünnet tabiri, Allah Resûlü’nden söz, fiil ve takrir olarak nakledilen her
şey için kullanılmıştır. Bu açıdan Hz. Peygamber’in fiilleri, İslâm dininin temel
kaynaklarından ikincisi olarak kabul edilen sünnetin bir nevini teşkil etmektedir. Dolayısıyla
sünnetin bir parçasını oluşturan Hz. Peygamber’in fiilleri, teşride asıllardan biridir. Ancak
teşri değerleri bakımından Hz. Peygamber’in fiillerinin tamamı aynı kategoride
değerlendirilmemiştir. Nitekim fiiller, teşri değerleri diğer bir ifadeyle bağlayıcı olup
olmadıkları ya da hangilerinin bağlayıcı olduğu gibi durumlar açısından İslâm âlimleri
arasında eskiden beri tartışılan bir konu olmuştur. Bu tür konulara hadisçilerin yanı sıra fıkıh
usûlcüleri de ilgi duymuştur. Bu usûlcülerden biri ise Bedruddîn el-Makdisî’dir (ö.773/1371).
Tam adı Ebû Ali Bedruddîn Hasan b. Ahmed b. Hasan b. Abdullah b. Abdulğanî b.
Abdilvahid olan usûlcümüz, meşhur rical âlimi olan ve el-Cemmâlî nisbesiyle anılan
Abdulğanî el-Makdisî’nin (ö.600/1203) torunudur. Döneminin önemli simalarından ilim tahsil
eden Bedruddîn el-Makdisî, ilmi mesaisini hadis ve fıkha yönlendirmiş ve bilhassa fıkıh
usulüne dair eserler kaleme almıştır. Bu tebliğde pek şöhret bulamayan bir Hanbeli usûlcüsü
olan Bedruddîn el-Makdisî’nin Hz. Peygamber’in fiilleriyle ilgili meseleyi ele alışı, onun
günümüze ulaşan tek eseri olan et-Tezkire fi Usûli’l-Fıkh çerçevesinde incelenecektir.