4. Uluslararası Afet ve Dirençlilik Kongresi, “İklim Değişikliği ve Güvenli Kentler”, Eskişehir, Turkey, 19 - 21 October 2022, pp.225-226
The unconscious use of natural resources by human beings has brought along problems such
as climate and environmental changes. In the first half of the 20th century, the replacement of
labor and intensive workforce by mechanization has brought about devastating changes in
production and consumption habits. The first reaction to these changes has taken the whole
world under its influence with the slogan of sustainable environment. Sustainability principle; It
has spread on a global scale through developed countries in order to prevent the
overexploitation of natural resources in the cycle based on the elements of Water, Air, Earth.
Water surfaces, which form the basic layers of sustainability, are the most important factor in
the protection and development of living life, but natural water resources, which are under the
influence of capitalist economies in the Globalizing World, undergo physical and chemical
changes in the process with the unconscious use of society.
Water surfaces appear as the most important areas to be protected with their natural resources
and biological diversity. Increasing social and sectorial consumption demands on water
resources, unconscious interventions on water resources have caused the resources to have
consequences such as pollution, drought, inefficiency, and the deterioration and destruction of
natural areas.
The water surfaces of the province of Bitlis, which has natural water resources in terms of
Lakes, Rivers, Ramsar and Wetlands, have been examined in the context of protection-use
balance. Lake Van, which has come to the fore in the international press recently, and the
Nemrut Caldera, which is one of the few Wetlands in the World and has been raised to the
status of Ramsar Area in 2013, has become one of Turkey's distinguished points in terms of
Ecological, Aesthetic, Cultural and Recreational. In this study, by taking into account the
demands of all living things and sectors, to develop policies that will control their negative
effects to provide optimum benefits in environmental, economic, legal-administrative areas in
water areas. The size of the problem has been tried to be revealed by evaluating the pressures
and effects based on the improvement of sectors such as Agriculture, Industry, Tourism, which
affect the water surfaces in the city, as well as planning, monitoring, permitting, investment and
inter-institutional coordination activities. Technical, legal, administrative and social regulations
regarding drought, pollution, sectorial consumption, governance processes affecting water
resources have been proposed.
İnsanoğlunun doğal kaynakları bilinçsiz kullanması iklim ve çevre değişimleri gibi sorunları
beraberinde getirmiştir. 20. yüzyılın ilk yarısında emek ve yoğun iş gücünün yerini,
makineleşmenin alması üretim ve tüketim alışkanlıklarında yıkıcı değişimler meydana
getirmiştir. Bu değişimlere ilk tepki sürdürülebilir çevre sloganıyla tüm dünyayı etkisi altına
almıştır. Sürdürülebilirlik ilkesi; Su, Hava, Toprak elementlerini temel alan döngüde doğal
kaynaklarının aşırı sömürülmesine engel olmak amacıyla gelişmiş ülkeler aracılığıyla küresel
ölçekte yayılmıştır. Sürdürülebilirliğin temel katmalarını oluşturan su yüzeyleri canlı hayatının
korunmasında ve geliştirilmesinde en önemli etkendir ancak Küreselleşen Dünya’da kapitalist
ekonomilerin etkisi altında kalan doğal su kaynakları toplumun bilinçsiz kullanımıyla süreç
içerisinde fiziksel ve kimyasal değişimlere uğramaktadır.
Su yüzeyleri doğal kaynakları ve biyolojik çeşitliliği ile korunması gereken en önemli alanlar
olarak karşımıza çıkmaktadır. Su kaynakları üzerindeki artan toplumsal ve sektörel tüketim
talepleri, su kaynakları üzerinde yapılan bilinçsiz müdahleler kaynakların kirliklik,
kuraklık,verimsizlik gibi sonuçlar doğurmasına, doğa alanlarının yıpranmasına ve yok
olmasına neden olmuştur.
Gölleri, Akarsuları, Ramsar ve Sulak Alanları bakımından doğal su kaynaklarına sahip olan
Bitlis ilinin koruma-kullanma dengesi bağlamında su yüzeyleri incelenmiştir. Özellikle son
zamanlarda uluslararası basında ön plana çıkan Van Gölü ve Dünyada sayılı Sulak Alanlar
arasında yer alan, 2013 yılında Ramsar Alan statüsüne yükselen Nemrut Kalderasına sahip
kent Ekolojik, Estetik, Kültürel, ve Rekreasyonel açıdan Türkiye’nin güzide noktalarından biri
haline gelmiştir. Bu çalışmada tüm canlıların ve sektörlerin talepleri dikkate alınarak, su
alanlarında çevresel, ekonomik, yasal-yönetesel alanlarda optimum fayda sağlamak ve
olumsuz etkilerini kontrol altına alacak politikalar geliştirmektir. Kentte yer alan su yüzeylerini
etkileyen Tarım, Sanayi, Turizm gibi sektörlerin iyileştirilmesi esaslı baskı ve etkilerinin tespiti
ile birlikte planlama, izleme, izin verme, yatırım ve kurumlar arası koordinasyon faaliyetleri
değerlendirilerek problemin boyutu ortaya konulmaya çalışılmıştır. Su kaynaklarının etkileyen
kuraklık, kirlilik, sektörel tüketim, yönetişim süreçlerine ilişkin teknik, yasal, idari ve sosyal
düzenlemeler önerilmiştir.