2. ULUSLARARASI HİTİT GÜVENLİK ÇALIŞMALARI KONGRESİ, Çorum, Türkiye, 9 - 11 Aralık 2022
BM Genel Kurulu tarafından 2015
yılında kabul edilen ve 2030 yılına kadar ulaşılması amaçlanan “Gündem 2030: BM
Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri” arasında 2 numaralı amaç olan Açlığın
Sonlandırılması hedefi Covid-19 Pandemisinden olumsuz etkilenmiştir. Açlıkla
mücadele etmek zorunda kalan insan sayısında 2000’li yılların başlarından
itibaren devam etmekte olan düşme eğilimi 2015 yılından sonra yatay seyir
izlemeye başlamış ancak pandemi süreciyle birlikte Dünya’da açlıkla yüzyüze
kalan insan sayısında ciddi artış yaşanmıştır. Sürdürülebilir kalkınma
hedefleri içerisinde açlığın tamamen ortadan kaldırılması amaçlanmış (Zero
Hunger Challenge) ancak gelinen aşamada 2015 yılındaki düzeyin dahi oldukça
gerisinde kalınmış ve açlığın sonlandırılması hedefi şu an için yalnızca bir
iyiniyet girişimi olmaktan öteye geçememiştir. Covid-19 Pandemisi sürecinde
uygulanan politikalar nedeniyle tedarik zincirleri üzerinde baskı artmış,
endüstrinin farklı alanları farklı düzeylerde bu baskının tesiri altında
kalmıştır. Tedarik zincirlerindeki bozulma gıda tedariğinde de sorunlar
yaşanmasını beraberinde getirmiştir. Pandemi nedeniyle uygulanan politikaların
bir yansıması olarak göçmen işçilerin sınır ksıtlamaları nedeniyle hareketsiz
kalmaları, tarlalarda ürünlerin toplanamaması nedeniyle çürümesi, sel ve
kuraklık gibi doğal felaketlerin yaşanması, üretim ve işleme aşamalarında
yaşanan sorunlara dağıtım sorunlarının da eklenmesi birçok bölgede tedarik
zincirlerinin kırılmasına yol açmıştır.
Üretilen gıdaya erişimin zorlaşması, pandemi döneminde bireylerin gıda
yetersizliği korkusuyla stoklama davranışı göstermesi fiyatların yükselmesine
yol açmıştır. Küresel çapta gıda fiyat endekslerindeki yükselişte, Çin ve
Hindistan gibi ülkelerin piyasalardan çok yüksek miktarda gıda ürünü satın
almasının da etkisi vardır. Her ne kadar pandemi sonrasında gıda fiyatlarındaki
yükseliş hız kesmiş ve daha dengeli bir seviyeye inmeye başlamışsa da, pandemi
öncesi dönem ile kıyaslandığında ciddi bir fiyat artışı söz konusu olmuştur.
Dünya’da toplam gıda üretiminde artış sağlanmış olmasına karşın açlığın dünya
nüfusunun % 10’unu tehdit ediyor olması, temel nedenin gıda yetersizliği
olmadığını göstermektedir. Akut gıda yetersizliğinin özellikle Sahra-altı
Afrika’da ve Güney Asya’da (Afganistan-Pakistan ve Hindistan başta olmak üzere)
üst seviyede bir tehdit haline gelmesi ve olası kıtlık riskini ortaya çıkarması
gıda güvenliği konusunda acil yardımları gündeme getirmiştir. Dünya’da 0-5 yaş
arası çocuk ölümlerinin %45’inin yetersiz beslenme/açlık kaynaklı olduğu
düşünüldüğünde açlığın birçok ülkenin yalnızca bugününü değil geleceğini de
tehdit ettiği görülmektedir. Açlık ve kıtlıkla ilgili temel yaklaşımlardan biri
olan Malthusçu görüşün iddia ettiği gibi kıtlık, dünya nüfusundaki artışın
doğal bir sonucu değildir. Nitekim Amartya Kumar Sen tarafından gıda
yetersizliği olmadığı halde kıtlık yaşanan ülkeler örnek gösterilerek gıdaya
erişim sorununun kıtlığın ortaya çıkışındaki rolü ortaya konulmuştur. Bu
çalışmada kıtlık sorunun ortaya çıkışında üretim kaynaklı, arz yönlü
sorunlardan ziyade, talep yönlü, gıdaya erişim sorunları üzerinde durulacaktır.
Günümüzdeki açlık temelli sorunların daha iyi anlaşılması için Malthusçu
görüşten ziyade, Amartya Kumar Sen tarafından ortaya konulan görüşler
benimsenecek ve onun üzerinde önemle durduğu “gıda hakkı” kavramına vurgu
yapılacaktır.
Anahtar Kelimeler: Akut Gıda Yetersizliği, Covid-19
Pandemisi, Gıda Güvenliği, Gıda Hakkı, Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri
The goal of Ending Hunger, which is the number 2 goal among the "Agenda 2030: UN Sustainable Development Goals" adopted by the UN General Assembly in 2015 and aimed to be reached by 2030, has been adversely affected by the Covid-19 Pandemic. The downward trend in the number of people who had to struggle with hunger, which has continued since the early 2000s, started to follow a horizontal course after 2015, but with the pandemic process, there has been a serious increase in the number of people facing hunger in the world. Among the sustainable development goals, it was aimed to completely eliminate hunger (Zero Hunger Challenge), but at the current stage, it has fallen far behind even the level in 2015, and the goal of ending hunger has not gone beyond being just a goodwill initiative for the time being. Due to the policies implemented during the Covid-19 Pandemic process, pressure on supply chains has increased, and different areas of the industry have been under the influence of this pressure at different levels. The deterioration in supply chains has also brought about problems in food supply. As a reflection of the policies implemented due to the pandemic, the inactivity of migrant workers due to border restrictions, the decay of products in the fields due to the inability to collect, natural disasters such as floods and droughts, the addition of distribution problems to the problems experienced in the production and processing stages have led to the breaking of supply chains in many regions. Difficulty in accessing the produced food, stocking behavior of individuals for fear of food shortage during the pandemic period led to an increase in prices. The increase in food price indices globally is also due to the fact that countries such as China and India purchase very high amounts of food products from the markets. Although the rise in food prices slowed down after the pandemic and started to fall to a more balanced level, there was a serious price increase compared to the pre-pandemic period. Despite the increase in total food production in the world, the fact that hunger threatens 10% of the world's population shows that the main reason is not food deficiency. The fact that acute food insufficiency has become a high level threat especially in Sub-Saharan Africa and South Asia (especially Afghanistan-Pakistan and India) and the potential risk of famine has brought forth urgent aid for food security. Considering that 45% of child deaths aged 0-5 in the world are caused by malnutrition/starvation, it is seen that hunger threatens not only the present but also the future of many countries. Famine is not a natural consequence of the increase in world population, as claimed by the Malthusian view, which is one of the main approaches to hunger and famine. As a matter of fact, Amartya Kumar Sen put forward the role of the problem of access to food in the emergence of famine by showing the countries where there is famine although there is no shortage of food. In this study, we will focus on demand-side food access problems rather than production-related and supply-side problems in the emergence of the problem of scarcity. For a better understanding of today's hunger-based problems, the views put forward by Amartya Kumar Sen will be adopted rather than the Malthusian view, and the concept of "right to food" will be emphasized.
Keywords: Acute Food Insufficiency, Covid-19 Pandemic, Food Security, Right to Food, Sustainable Development Goals