Uluslararası Bingöl Sempozyumu, Bingöl, Türkiye, 12 - 15 Temmuz 2012, ss.370-382, (Tam Metin Bildiri)
Bu toplum, her zaman dört fobiyle aldatılmıştır. Oysa üretilen bu fobiler, sahici olmaktan ziyade birer “sosyal yanılgı”ydı, şöyle ki: 1.Şeriatçılık: Cumhuriyetin ilanı ile başlatıldı. Laik vurgu, bu fobiye alternatif bir sunum olarak sunuldu. Bunun sonucunda laiklik, demokrasinin ön koşulu oldu. Ama modernleşme sürecine girmiş tüm Müslüman ülkelere bakıldığında ise ters bir ilişkinin işlediğini görmek mümkündür. Çünkü laikliğin modernist yanı olduğu kadar otoriter yönü de vardır. Bu fobinin dışa tanıtımı her zaman “dinsel” olmuştur. 2.Konünizm: Gerçekleştirilmeyen sınıfsal beklentilerin ortaya çıkarmış olduğu toplumsal yaralara duyulan bir tepkidir. Toplumun bütün katmanlarının, “toplumsal seçkinler”in sahip olduğu haklara sahip olma istemiydi. Bu, “sosyal” bir sorun olarak kaldı. 3.Liberalizm: Devletçi sistemin bireysel ve toplumsal girişimcilik alanına koymuş olduğu sınırları kaldırmasıdır. Tekçi sistemin kurmuş olduğu düzenin yasakçı yöntemlerden kurtulmasıdır. Liberalizmin kurmuş olduğu yapı daha az tekdüze ve daha karmaşık bir yapıya sahiptir. Liberalizmin gelişmesi “etik” değerlere duyulan ihtiyaçların artmasıdır. 4. Kürt sorunu: Siyasal ve kültürel alanda meşruiyet kazanmada zorlanmaktadır. Ama Kürt milliyetçileri de PKK’nın dışında siyasal temsilci çıkarmada zorluk çekmektedirler. Buna mukabil Türkiye’de bulunan “siyasal seçkinler” bu sorunu inkâr etmiş, coğrafi sınırlara hapsetmiş, terör ile eşdeğer görmüş ve dış güçleri suçlamayı marifet addetmişlerdir.