Eskiyeni, sa.42, ss.985-1005, 2020 (Hakemli Dergi)
Kelam, lafızlardan oluşmaktadır. Kur’ân-ı Kerim özelinde lafzın anlamını
yanlış belirlemek, âyetten murad edileni yanlış anlamaya sebep olmaktadır.
Dolayısıyla murad-ı İlâhiyi doğru anlamanın, lafızların anlamını doğru bir
şekilde belirlemeye bağlı olduğunu söylemek mümkündür. Bu amaca matuf olarak sahabe döneminden
itibaren Kur’ân-ı Kerim’de yer alıp daha sonraları garîb olan lafızların
anlamını tayin etmede hem nesir hem de şiir ile istişhâd edilmiştir. İbn Abbas
(öl. 68/687-88) tarafından yaygın olarak başvurulan bu yöntem, daha sonraki
dönemlerde birçok müfessir tarafından da kullanılmıştır. Ancak bu, âyetleri,
Arap kelamında nadir olarak yer alan bazı anlamlara hamletmek anlamına
gelmemektedir. Çünkü bir karinenin bulunması durumu hariç, âyetleri, dilde
yaygın olarak kullanılan güçlü anlamlara hamletmek gerektiği hususunda âlimler
arasında bir fikir birliği söz konusudur. Bazı âlimler, Arap kelamından veya bazı şiirlerdeki
kullanımlardan hareketle Hûd sûresi 71. âyette geçen ḍaḥike
(ضحك) ile Yûsuf sûresi 31. âyette zikredilen ekber
(أكبر) lafızlarını hayız görmek şeklinde
tefsir etmişlerdir. Bu çalışmada söz konusu âyetlere dair farklı
açıklamalara yer
vermenin yanı sıra istişhâd edilen nesir ve şiirlerin bu lafızlara hayız
anlamının yüklenilmesine delil teşkil edip-etmediği hususu analiz edilecektir.
Şöyle ki,
müfessirlerin çoğunluğuna göre, Hûd sûresi 71. âyette zikredilen ضَحِكَ lafzı, gülmek anlamındadır. Bu
görüşü benimseyenler, gülmenin sebebine dair farklı açıklamalarda
bulunmuşlardır. Örneğin Hz. İbrahim ile Sâre’nin yaşlarının ilerlemiş olmasına
rağmen bir çocukla müjdelenmiş olmaları veya misafirlerin, hazırlanan yemeğe el
sürmemeleri veyahut meleklerin, Lût kavmini yok etmekle görevlendirildikleri
halde onların bu durumdan gafil olmaları, gülmenin sebepleri arasında
gösterilmiştir. Buna karşın müfessirlerden bazıları ise, ilgili sözcüğün, hayız
görmek anlamında olduğunu beyan etmişlerdir. Erken dönem tefsir âlimleri,
Arap kelamından veya şiirden sözü edilen anlamı destekleyecek herhangi bir
bilgiye yer vermezken; daha sonraki âlimler, bazı Arapların sözü edilen fiili,
kadının hayız görmesi anlamında kullandıklarını belirtmişlerdir. Kûfe dil
mektebine mensup Sa‘leb’e (öl. 291/904) göre, ضَحِك fiili, bu anlamda da kullanılmaktadır.
Diğer bazıları ise, tavşan hayız gördü anlamındakiضَحِكَتِ الْأَرْنَبُ kullanımından hareketle Hûd sûresi 71. âyette
zikredilen ضّحِكَ fiilinin de bu
anlamdan istiare olduğunu söylemişlerdir. Fakat Hâkim el-Cüşemî (öl. 494/1101)
gibi bazı tefsir âlimleri, bunun zorlama bir yorum olduğunu beyan etmiştir.
Ayrıca bazı dil ve tefsir âlimleri, mevzubahis edilen fiilin Ahtal (öl.
92/710-11), Kümeyt el-Esedî (öl. 126/744), Teebbete Şerran (öl. 540 [?]) veya
Zülisba‘ el-Advânî (öl. 600 [?]) gibi şairlerin veyahut kim tarafından
söylendiği bilinmeyen bazı şiirlerde hayız görmek anlamında kullanıldığı
kabulü de bu yaklaşımın dayanakları arasında gösterilmiştir. Kısaca tefsir
âlimlerinin yanı sıra dil ve edebiyat âlimleri de Hûd sûresi 71. âyette geçen ḍaḥike
(ضحك) lafzı hakkında farklı değerlendirmelerde
bulunmuşlardır. Bazıları, lafzın hem nesir hem de şiirde hayız görmek
anlamında kullanıldığından hareketle âyette de bu anlamda olduğunu savunurken;
cumhur ise, delil gösterilen sözlerin sıka/güvenilir raviler tarafından nakledilmediği
ve diğer bazı gerekçelerle lafzın bu anlamda kullanıldığıyla ilgili görüşe
karşı çıkmışlardır.
Kanaatimizce
söz konusu lafzın gülmek anlamında olduğu yaklaşımı, daha isabetli
görünmektedir. Zira ikisi hariç delil gösterilen diğer şiirlerin tamamı bu
anlamı destekler nitelikte görünmemektedir. Ayrıca bu lafzın, bazı nesir veya
şiirlerde hayız görmek anlamında kullanılmış olsa bile, âyette
zikredilen kelimenin de bu anlamda olduğunu zorunlu kılmamaktadır. Çünkü birçok
müfessirin de değindiği gibi, bir delilin bulunması durumu hariç, Kur’ân-ı
Kerim’de zikredilen lafızları, dil uzmanlarının bilebilecekleri anlamlara
değil, dilde yaygın anlama hamletmek gerekir.
Öte yandan,
müfessirlerin kâhir ekseriyetine göre Yûsuf sûresi âyette geçen اَكْبَرْنَ lafzı, kadınlar, Hz. Yûsuf’un güzelliği
karşısında hayrete düştüler, anlamındadır. İbn Abbas ile Mücâhid (öl. 103/721)
gibi erken dönem bazı tefsir âlimlerinin, sözü edilen kelimeyi bu şekilde
açıkladıkları nakledilmiştir. Buna karşın Abdüssamed kanalıyla İbn Abbas’tan
nakledilen başka bir rivayete göre, âyette zikredilen ilgili lafız, sevinçten
hayız gördüler, anlamındadır. Leys (öl. 187/803 [?]) kanalıyla nakledilen
bir rivayette, Mücâhid’in de kelimeyi bu şekilde tefsir ettiği ifade edilmiştir.
Ancak gerek İbn Abbas’ın gerekse Mücâhid’in kelimelerin anlamlarını belirlemede
şiir ile istişhâdı önemsemelerine rağmen her ikisinin de bu anlamla bağlantılı
olarak ister Arap kelamından ister şiirden herhangi bir bilgiye yer
vermediklerini belirtmekte fayda görüyoruz. Fakat İbn Ebû Hâtim’in (öl.
327/938) içinde bulunduğu bazı tefsir âlimleri ise, bir şiirden hareketle
kelimenin hayız görmek anlamında kullanıldığını savunmuşlardır. Buna göre, söz
konusu kelime, kinaye veya mecaz olarak büyümenin bir göstergesi olan hayız
görmek anlamında kullanılmıştır. Ancak birçok dil ve tefsir âlimi,
güvenilir raviler yoluyla nakledilmeyen söz konusu şiirin birileri tarafından
uydurulduğu, dolayısıyla ilgili şiirden hareketle, Yûsuf sûresi âyette geçen اَكْبَرْنَ lafzını yaygın olanın aksine hayız
görmek anlamına hamletmenin isabetli olmadığını beyan etmişlerdir. Ayrıca
Taberî’nin (öl. 360/971) de ifade ettiği gibi, âyetin sözdizimi bu anlamı
desteklememektedir. Çünkü, sözü edilen اَكْبَرْنَهُ fiilinde yer alan hâ
zamiri, Hz. Yûsuf’u göstermektedir. Bunun gibi اَكْبَرْنَهُfiilinin aksine hayız
görmek anlamındaki حاض fiili de geçişli
değildir. Bütün bunlar kelimenin hayız görmek anlamında olmadığını
göstermektedir. Dolayısıyla اَكْبَرْنَ
lafzının anlamıyla ilgili Abdüssamed kanalıyla İbn Abbas’tan nakledilen
rivayetin esas alınmaması gerektiğini söylemek daha isabetli görünmektedir.
Kalam consists of words. Determining the meaning of a
word wrongly in the specific realm of Qur’ān causes misunderstanding the meaning
intended in the verse. Hence, it is possible to say that understanding the
intent of Allah correctly depends on determining the meaning of the words
accurately. For this purpose, since the Companionship period, both prose and
poetry have been consulted in determining the meaning of the incognitawords in
Qur’ān. This method commonly applied by Ibn ‘Abbās (d. 68/687-88) was used by
many exegetes in the following periods. However, this doesn’t means to
attribute the verses to the meanings of some words that sparsely take place in
Arabic. The reason for this is that there is a common consensus among the scholars
in attributing the verses to the strongly used meanings of the words in the
language unless there is presumption. Some scholars, moving from use of them in
Arabic or some poems, interpreted the words, ḍaḥika (ضحك), which was mentioned in verse 71 of surah
Hūd and akbar (أكبر), which is
mentioned in verse 31 of surah Yūsuf, as menstruation. In this study, after
giving several explanations to the abovementioned verses, it will be analysed
whether the proses and poems given as witnessing sources make any proofs of
attributing the meaning of menstruation
to these words.
That is to say; according to great majority of the
exegetes, the word ضَحِكَ mentioned in 11:71 is used in the meaning of laughing.
The scholars who adopt this view submitted various explanations about the
reason of used in the meaning of laughing. For instance, that Prophet Abraham
and Sarah were heralded with a child despite their old ages, or that the guests
did not touch the meal prepared, or that the angels were missioned to destroy
the people of Lot although they were unaware of this fact are shown the reasons
of used in the meaning of laughing. On the other hand, some scholars stated
that the above-mentioned word meant menstruation. Early exegetes did not
mention any information to support the meaning mentioned in Arabic or poetry;
however, later scholars stated that some Arabs used the mentioned verb as
menstruation. According to Sa‘lab (d. 291/904), a member of Kūfah
Language School, the verb ضَحِكَ is used in
this meaning. And some other scholars
announced that the verb ضّحِكَ mentioned in 71st verse of
surah al Hūd was a metaphor moving from the usage ضَحِكَتِ الْأَرْنَبُ with the meaning: “The rabbit menstruated”. However, some scholars such
as Ḥākim al-Jushamī (d. 494/1101) stated
that this interpretation was a forced one. In addition, some linguists and
exegetes such as al-Aḫṭal (d. 92/710-11), Kumayt al-Asadī (d. 126/744), Ta’abbaṭa Sharran (d. 540 [?]) and Dū al-Iṣba‘ al-‘Adwānī (d. 600 [?]), and in some
poems the writers of which are not known showed the approach as the basis of
their view that the above-mentioned verb is used with the meaning of menstruation. In short, exegetes as well
as linguists and literary scholars presented different interpretations about
the word ḍaḥike (ضحك) present
in the 11:71. Furthermore, some others defended that the word was used as menstruation moving from its so-called
usage in both prose and poetry; on the other hand, general public opposed this
view that the word is used with above-mentioned meaning since these expressions
shown as the roofs were not narrated by reliable narrators and because of some other
reasons.
In our opinion, the approach in which the word in
question means laughing is more accurate. Because all the poems, other than the
two shown, do not seem to support this meaning. Moreover, even if this word was
used to menstruation in some prose or poetry, it does not necessitate that the
word mentioned in the verse is also in this sense. Because, as many exegetes
have mentioned, the words mentioned in the Qur’ān should be attributed to the
common use in language rather than the meaning that language experts know,
except in the case of evidence.
On the other hand, according to overwhelming majority
of the exegetes, the word اَكْبَرْنَ (akbar) which is in the 31st verse of surah Yūsuf means that
women were amazed at the beauty of Prophet Yūsuf. It was narrated that some early exegetes like Ibn ‘Abbās and Mujāhid (d. 103/721)
explained the word in this way. Despite this, according to another narration
conveyed from Ibn ‘Abbās
through ‘Abduṣṣamad, the word mentioned in the verse means that they
menstruated due to happiness. In a narration narrated by Lays (d. 187/803
[?]), it is stated that Mücahid also interpreted the word in this way. However,
although both Ibn Abbas and Mujāhid
gave importance to poetry and giving examples from poetry and prose in
determining the meaning of the words, we find benefit in establishing that they
did not give place any information from whether Arabic or poetry. On the other
hand, some exegetes, among whom Ibn Abū Ḥātim (d. 327/938) is, defended that the word was used in the meaning
of menstruation moving from a poem. According to this, the word in question was
used in the meaning of menstruation as an indicator of growing as allegory or
metaphor. However, many linguists and exegetes stated that the poem in question
which has not been narrated by reliable narrators was made up by some unknown
people; therefore, that moving from the related poem, it was not accurate to
attribute the word اَكْبَرْنَ mentioned in the verse of
surah Yūsuf as menstruation contrary
to common usage. In addition, as Ṭabarī (d. 360/971) stated, the sequence of
the verse does not support this meaning. Because the pronoun hâ taking place in the verb اَكْبَرْنَهُ shows Prophet Yūsuf. Likewise, contrary to the fact that the verb in the meaning of
menstruation, حاض , is not transitive as the
verb اَكْبَرْنَهُ. All these show that the word is not used in the meaning of
menstruation. Therefore, in relation with the meaning اَكْبَرْنَهُ, it seems to be more accurate to say that the narration by Ibn ‘Abbās
through ‘Abduṣṣamad should not been taken as basis.