Bilgi Sosyal Bilimler Dergisi, cilt.25, sa.2, ss.286-321, 2023 (Hakemli Dergi)
14 Mayıs 1950’de yapılan seçimle “geleneksel kesim” ile “Anadolu
köylüsü”nün birlikte hareket etmesi sonucu Demokrat Parti’nin (DP)
meydana getirdiği “sessiz yığın”ların başlatmış olduğu iktidar yürüyüşü büyük bir başarı ile kazanılmıştır. Bu başarı “beyaz ihtilal” olarak tanımlanmıştır. Buna halkın Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP)
politikalarına duyduğu tepki neden olmuştur. Böylece “Yeter Söz
Milletindir” yaklaşımı halk tarafından karşılık bulmuş ve DP’nin seçimi kazanması ile Türkiye’de iktidar değişikliği beraberinde elit değişimini de getirmiştir. Bu sonuç Şerif Mardin’in ifadesiyle çevrenin
merkez üzerindeki zaferidir. Buna karşı çıkanlar ise bunu “karşı
devrim” olarak nitelendirmişlerdir. Adalet ve Kalkınma Partisi
(AKP) ise 3 Kasım 2002’de “Yeter Karar Milletindir” söylemi ile
yola çıkmış ve “geleneksel dindar” kesim ile “Anadolu kaplanları”nın yaptığı güç birliği sonucu “sessiz devrim” yaparak iktidara
gelmiştir. AKP’yi 2014 yılına kadar iktidarda tutan kadrolar elitist
değillerdi bu nedenle de kimlik siyaseti yapmamışlardır. Kendilerini
Türkiye’nin kültür birikimini korumaları anlamında “muhafazakâr”,
modern kurum ve değerleri savunma anlamında ise “demokrat” olarak tanımlanmışlardır. “Muhafazakâr demokrat” kimliğin kabul
görmesi bu nedenle olmuştur. Nitel araştırma yöntemi kullanılarak
yazılan makale Türkiye’de 1950- 2014 yılları arasında sağ muhafazakâr siyasette yaşanan değişimi açıklamaktadır. 1950 yılında iktidara gelen Demokrat Parti ile birlikte Türkiye’de büyük bir değişim
başlatılmıştır. Başlatılan bu değişim Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı ile birlikte sağ muhafazakâr siyasette cumhurbaşkanının doğrudan halk tarafından seçildiği 10 Ağustos 2014 tarihine kadar devam
etmiştir.