ŞIRNAK UNIVERSITY JOURNAL OF DIVINITY FACULTY, sa.34, ss.378-400, 2024 (ESCI)
Özet Arap dilini her yönüyle inceleyen nahivcilerin üzerinde durdukları hususlardan biri de asıl ve fer‘ meselesidir. Çünkü Arap dil ilimlerinin tamamında asıl ve fer‘ nazariyesinin önemli bir etkisi vardır. Bunların başında ise nahiv ilmi gelmektedir. Zira ‘amel, i‘râb, binâ, mu‘reb ve mebnî gibi nahiv ilminin önemli konularında asıl ve fer‘ nazariyesi etkin bir biçimde yer almaktadır. Nitekim ‘amel bakımından fiilin asıl, harf ve ismin fer‘ olduğu ittifakla kabul edilmiştir. Çünkü fiilin fâile olan şiddetli ihtiyacı, onda zorunlu olarak ‘amel etmesini gerektirmiştir. Dolayısıyla hiçbir fiil fâilsiz olamadığı için her fiil mutlaka ref‘ ‘amelini yapar ve bu da onun ‘amelde asıl olmasını sağlamıştır. Fakat isim ve harf için aynı şey söylenemez. Ancak bazı isim ve harflerin fiil gibi ‘amel etmesi, fiile olan çeşitli benzerliklerinden kaynaklanmaktadır. Bu nedenle onların ‘ameli fer‘îdir. Aynı şekilde i‘râb, isimde aslî fakat fiilde fer‘îdir. Zira i‘râbın asıl gayesi fâillik, mef‘ûlluk gibi temel gramatik anlamları birbirinden ayırt etmektir ve bu anlamlar ise sadece isimde meydana gelir. Bu yüzden isim i’râba zorunlu bir şekilde ihtiyaç duymuş ve i‘râb da isimde asıl kabul edilmiştir. Bazı fiillerin isim gibi i‘râb alması ise fer‘î bir durum olup çeşitli hususlarda isme olan benzerliğinden kaynaklanmaktadır. İ‘râbın Arapçadaki öneminden dolayı nahivciler, aldığı i‘râba göre isimleri; merfû‘ât, mansûbât, mecrûrât ve tevâbi şeklinde genel kısımlara ayırmışlardır. Bu genel başlıklara dâhil olan alt kısımlardan bazılarını asıl, diğerlerini ise fer‘ kabul etmişlerdir. Ancak hangilerinin asıl, hangilerinin fer‘ olduğu hususunda nahivciler arasında çeşitli ihtilaflar meydana gelmiştir. Ayrıca bir ögenin asıl kabul edilmesini sağlayan kriterlerin neler olduğu hususunda da görüş birliği bulunmamaktadır. Bu ihtilafların cereyan ettiği konulardan biri de mübteda, haber, fâil, nâib-i fâil gibi birçok isim grubunu kapsayan merfû‘ isimler konusudur. Çünkü bu isimlerden sadece biri ya da birkaçı merfû‘ olma hususunda asıl diğerleri ise fer‘dir. Nitekim bazı nahivciler mübtedayı asıl kabul etmişlerdir. Mübtedanın cümlenin başında yer alması ve haberden sonra getirilse dahi mübtedalığını yitirmemesi gibi bazı önemli özelliklerini kanıt olarak göstermişleridir. Buna karşılık bazı nahivciler ise fâilin asıl olduğu görüşünü savunmuşlardır. Bunların ileri sürdükleri en önemli argümanları ise; ‘âmil bakımından fâilin mübtedadan daha güçlü olması ve mübtedaya göre ref‘ i‘râbına daha fazla ihtiyaç duymasıdır. Zira fâili mef‘ûlden ayıran temel unsur ref‘ i‘râbıdır. Zaten i‘râbın asıl gayesi de ögeleri birbirinden ayırmaktır. Bu iki temel görüşün yanı sıra hem fâil hem de mübtedanın müsnedun ileyh olup içinde bulundukları cümlelerin de mahiyet bakımından birbirinden farklı olmalarını gerekçe göstererek aralarında asıl – fer‘ ilişkisinin olamayacağını ve bu nedenle her ikisinin de asıl olduğunu söyleyen nahivciler de vardır. Bu ihtilaflar eserlerin konu tertip metotlarına da yansımıştır. Nitekim merfû‘ isimler bâbında kimi müellifler mübtedayı kimileri ise fâili başa almıştır. Zira asıl olan ögeler genellikle diğerlerinden önce ele alınır. Asıl ve fer‘ nazariyesinin nahiv ilmindeki öneminden dolayı çalışmamızda mübteda ile fâilin asaleti çerçevesinde meydana gelen ihtilaflar ve buna dair öne sürülen deliller değerlendirilmiştir.