Parkinson Hastalığı "Geçmişten Geleceğe" - 2022


Creative Commons License

Özdemir H. (Editör)

Türkiye Klinikleri Yayınevi, Ankara, 2022

  • Yayın Türü: Kitap / Mesleki Kitap
  • Basım Tarihi: 2022
  • Yayınevi: Türkiye Klinikleri Yayınevi
  • Basıldığı Şehir: Ankara
  • Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Parkinson hastalığı (PH); tremor, rijidite, bradikinezi ve postural instabilite gibi motor semptomlar ve depresyon, hipozmi, konstipasyon gibi non-motor semptomlarla seyreden, dopaminerjik nöron kaybı ile karakterize ilerleyici bir nörodejeneratif bir hastalıktır. Daha çok erkeklerde ve özellikle 60 yaşın üstündeki bireylerde son zamanlarda ise 35 yaş üzeri gençlerde de görülmeye başladığı bildirilmiştir. Son yıllarda yapılan çalışmalarda PH'nin prevalansının iki kat arttığı, Alzheimer ve diğer nörodejeneratif hastalıklar içerisinde artış hızının çok fazla olduğu belirtilmektedir. Parkinson hastalığı yaşlılık hastalığı olarak tanımlansa da son çalışmalarla yaşlanmanın yanı sıra genetik yatkınlığın ve bazı çevresel risk faktörlerinin de hastalığın gelişimi ve ilerleyişini hızlandırdığı gösterilmiştir.

PH'yi ilk 1817 yılında tanımlayan İngiliz bilim insanı Dr. James Parkinson'dur. Parkinson, 'An Essay on the Shaking Palsy' isimli eserinde PH'den 'titrek felç' olarak bahsetmiştir. James Parkinson'un 'sinsi başlangıçlı ve ilerleyici' olarak tanımladığı hastalık, daha sonra 1937 yılında, Fransız bir araştırmacı hekim olan Jean Marie Charcot tarafından incelenmiş, hastalığa ait olan bradikinezi, rijidite, mikrografi ve duyusal değişiklikler ortaya konmuş ve hastalığa onu ilk tarif eden kişinin adına ithafen 'Parkinson' adı verilmiştir.

PH; nedeni tam olarak bilinmeyen ve bir o kadar da karmaşık nörolojik bir hastalıktır. Parkinsonizm uzun süre, Lewy cisimcikleri ile ilişkili klasik motor özelliklerin ve substantia nigra'daki dopaminerjik nöronların kaybı olarak tanımlanmıştır. Parkinson hastalığının patogenezi tam olarak anlaşılamadığından tedavisinde dopamin replasmanı yaygın olarak kullanılmaktadır. L-dopa'nın hastalığın semptomlarını düzelttiğinin keşfi, PH tarihinde dönüm noktası olmuştur. Gerald, L-Dopa'yı hastalarda tedavi amaçlı ilk kullanan nörologdur. Mevcut dopaminerjik tedaviler, non-motor semptomlara ve nörodejenerasyona etkili değildir. Gerald ayrıca PH'de Monoamin oksidaz inhibitörleri (MAOi) ve direkt etki gösteren dopamin agonistler (DA) gibi diğer tedavi yaklaşımlarının da öncüsüdür. Ek olarak, bu ilaçların ciddi motor dalgalanmalara neden olması ile hastalığın ilerleyişini yavaşlatacak mevcut bir strateji olmaması, yeni ilaçlara olan ihtiyacı artırmıştır. Bu amaçla, yeni dopaminerjik ilaçlar, sürekli dopaminerjik ilaç salımı yapabilen farmasötik formlar, biyoterapötik ajanlar ve alfa-sinükleini hedefleyen immünoterapiler araştırılmaktadır. Yeni ilaç çalışmaları ve alternatif tedavi arayışları hâlen devam etmektedir.

Biz bu kitapta PH'ye dair birçok konunun anlatılması ile araştırıcıya yararlı olmasını ve aynı zamanda PH'nin tarihçesinden deneysel modellerine, hâlihazırda uygulanan tedavilerden yeni tedavi stratejilerine ve alternatif tedavi yöntemlerine kadar Parkinson hakkında yapılan son çalışmaları ve güncel yaklaşımları bütünsel bir bakış açısıyla okuyucuya sunmayı amaçladık. Bunun yanısıra PH'nin mikrobiyota ve beslenme ile ilişkisini araştırıp çevresel faktörler ile genetiğin hastalığa yakalanmada ve tedavide ne kadar etkili olduğunu da ortaya koymayı istedik. Son derece güncel ve önemli olan COVID-19 virüsünün Parkinson hastalarındaki seyrini de ele aldık. Dolayısıyla PH ile ilgilenen herkes için özel bir kitap oldu. Bu kitabın gerçekleşmesinde emeği geçen tüm değerli yazarlara katkılarından dolayı teşekkür eder ve ayrıca bu kitabın hazırlanmasında desteğini esirgemeyen Türkiye Klinikleri'nin değerli çalışanlarına da teşekkürü bir borç bilirim.

Saygılarımla...