İhya ile İfsat Arasında Halife Mütevekkil Dönemine (232-247/847-861) Farklı Yaklaşımlar


Creative Commons License

Polatoğlu S.

İslam ve Medeniyet 2. Uluslararası Sempozyumu, Elazığ, Türkiye, 17 - 18 Ekim 2022, cilt.2, sa.17, ss.393-418

  • Yayın Türü: Bildiri / Tam Metin Bildiri
  • Cilt numarası: 2
  • Basıldığı Şehir: Elazığ
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.393-418
  • Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Evrensel dinler, tarih boyunca müntesipleri ve aleyhtarları tarafından tartışma konusu edilmiştir. Bununla birlikte bir dinin farklı yorumları, o dini benimseyen kimseleri zaman zaman karşı karşıya getirmiştir. Erken dönemlerden itibaren İslam’ı anlama ve yaşama konusunda farklılıklar ortaya çıkmıştır. Mezhep olarak tarif edilen farklı din yorumları siyasi ve sosyal açıdan etkisini sürekli hissettirmiştir. Her mezhep, kendi din anlayışının doğru olduğunu gösterme ve halka benimsetme çabası içinde olmuştur. Bu durum karşısında Emevî döneminden itibaren halifeler, bir din siyaseti belirlemek ve uygulamakla meşgul olmuşlardır. Abbâsî döneminde artan dinî tartışmalara ve mezhebî ayrışmalara halifeler de müdahil olmaya başlamıştır. Me’mûn’un (ö. 218/833) “halku’l-Kur’ân” meselesini gündeme getirip Mu‘tezile’yi devletin resmî mezhebi ilan etmesiyle (218/833) başlayan Mihne dönemi, Mütevekkil’in aldığı kararla son bulmuştur (234/848). Siyasi ve askeri açıdan önemli gelişmelerin yaşandığı Mütevekkil dönemi (232-247/847-861), çeşitli dinî gruplara yaklaşım biçimi ve bununla ilgili birtakım uygulamalarla anılagelmiştir. Halifeyle aynı görüşü paylaşanlar onu ziyadesiyle yüceltmiş, aksi görüşte olanlar ise olabildiğince yermişlerdir. Mütevekkil zamanını dinin özüne dönüldüğü günler olarak niteleyenler olduğu gibi felaket ve yozlaşma şeklinde görenler de olmuştur. Nitekim onunla ilgili olarak “Halifeler üçtür: Ridde savaşlarındaki kararlılığıyla Ebû Bekir es-Sıddîk, mezâlim davalarına bakmayı geri getiren Ömer b. Abdülaziz ve Sünnet’i ihya eden Mütevekkil.” sözü belli çevreler arasında dolaşır olmuştur. Bu sözü nakleden tarihçilerden biri olan Ebû Zekeriyyâ el-Ezdî (ö. 334/945), kimilerinin Mütevekkil’i övmede aşırıya kaçtığını ve onun günahlarını unuttuklarını belirtmiştir. Mütevekkil’in devlet kademelerine mezhebî kaygılarla insanları tayin etmesi, Şiîlere karşı baskıcı tutumları, gayrimüslimlere yönelik çeşitli yaptırımları, ayrıca israf ve şatafata dayalı bir yaşam sergilemesi, tarih kaynaklarına bu dönemin farklı biçimde yansımasına neden olmuştur. Bu çalışmada Mütevekkil döneminin dinî açıdan ihya ile ifsat arasında farklı biçimlerde telakki edilmesinin arkasında yatan nedenler irdelenmektedir. Çeşitli tarih kaynaklarına müracaat edilmek suretiyle dinde ihya çabalarının ilgili dönem çerçevesinde nasıl anlaşıldığının izi sürülmektedir. Bununla birlikte ihya kavramı bağlamında Mütevekkil döneminin bir dönüm noktası olup olmadığı tartışılmaktadır.

Anahtar kavramlar: İslam Tarihi, İhya, Tecdid, Abbâsîler, Mütevekkil, Sünnet, Mihne, Mu‘tezile, Şiîler, Gayrimüslimler.