İslam ve Medeniyet 2. Uluslararası Sempozyumu, Elazığ, Türkiye, 17 - 18 Ekim 2022, cilt.2, sa.17, ss.393-418
Evrensel dinler, tarih boyunca müntesipleri ve aleyhtarları
tarafından tartışma konusu edilmiştir. Bununla birlikte bir dinin farklı
yorumları, o dini benimseyen kimseleri zaman zaman karşı karşıya getirmiştir.
Erken dönemlerden itibaren İslam’ı anlama ve yaşama konusunda farklılıklar
ortaya çıkmıştır. Mezhep olarak tarif edilen farklı din yorumları siyasi ve
sosyal açıdan etkisini sürekli hissettirmiştir. Her mezhep, kendi din
anlayışının doğru olduğunu gösterme ve halka benimsetme çabası içinde olmuştur.
Bu durum karşısında Emevî döneminden itibaren halifeler, bir din siyaseti
belirlemek ve uygulamakla meşgul olmuşlardır. Abbâsî döneminde artan dinî
tartışmalara ve mezhebî ayrışmalara halifeler de müdahil olmaya başlamıştır.
Me’mûn’un (ö. 218/833) “halku’l-Kur’ân” meselesini gündeme getirip Mu‘tezile’yi
devletin resmî mezhebi ilan etmesiyle (218/833) başlayan Mihne dönemi,
Mütevekkil’in aldığı kararla son bulmuştur (234/848). Siyasi ve askeri açıdan
önemli gelişmelerin yaşandığı Mütevekkil dönemi (232-247/847-861), çeşitli dinî
gruplara yaklaşım biçimi ve bununla ilgili birtakım uygulamalarla
anılagelmiştir. Halifeyle aynı görüşü paylaşanlar onu ziyadesiyle yüceltmiş,
aksi görüşte olanlar ise olabildiğince yermişlerdir. Mütevekkil zamanını dinin
özüne dönüldüğü günler olarak niteleyenler olduğu gibi felaket ve yozlaşma
şeklinde görenler de olmuştur. Nitekim onunla ilgili olarak “Halifeler üçtür:
Ridde savaşlarındaki kararlılığıyla Ebû Bekir es-Sıddîk, mezâlim davalarına
bakmayı geri getiren Ömer b. Abdülaziz ve Sünnet’i ihya eden Mütevekkil.” sözü
belli çevreler arasında dolaşır olmuştur. Bu sözü nakleden tarihçilerden biri
olan Ebû Zekeriyyâ el-Ezdî (ö. 334/945), kimilerinin Mütevekkil’i övmede
aşırıya kaçtığını ve onun günahlarını unuttuklarını belirtmiştir. Mütevekkil’in
devlet kademelerine mezhebî kaygılarla insanları tayin etmesi, Şiîlere karşı
baskıcı tutumları, gayrimüslimlere yönelik çeşitli yaptırımları, ayrıca israf
ve şatafata dayalı bir yaşam sergilemesi, tarih kaynaklarına bu dönemin farklı
biçimde yansımasına neden olmuştur. Bu çalışmada Mütevekkil döneminin dinî
açıdan ihya ile ifsat arasında farklı biçimlerde telakki edilmesinin arkasında
yatan nedenler irdelenmektedir. Çeşitli tarih kaynaklarına müracaat edilmek
suretiyle dinde ihya çabalarının ilgili dönem çerçevesinde nasıl anlaşıldığının
izi sürülmektedir. Bununla birlikte ihya kavramı bağlamında Mütevekkil
döneminin bir dönüm noktası olup olmadığı tartışılmaktadır.
Anahtar kavramlar: İslam Tarihi, İhya, Tecdid, Abbâsîler,
Mütevekkil, Sünnet, Mihne, Mu‘tezile, Şiîler, Gayrimüslimler.