in: Sporda Akademik Yaklaşımlar-3, Akan bayraktar,İdris KAYANTAŞ, Editor, Gece Kitaplığı / Gece Publishing, Ankara, pp.55-62, 2020
Obezite genel olarak enerji alımı ve harcanması arasındaki dengesizlik sonucu, sağlığı bozacak düzeyde vücutta aşırı yağ birikimi olarak tanımlanırken (Dünya Sağlık Örgütü [DSÖ], 2020); klinik uygulamada ise,
çocuk ve adölesanlarda aşırı kilo ve obezite, genellikle referans popülâsyona göre yaş ve cinsiyete özgü Beden Kütle İndeksi (BKİ) persentilleri,
BKİ standart sapma değerleri ve bel çevresi persentilleri ile açıklanır (Reilly, Kelly ve Wilson, 2010; Rolland-Cachera, 2011).
Obezite, son yıllarda gelişen teknoloji ile birlikte, birçok ülkede çocuk ve adölesan dönemden başlayarak ilerleyen yaş ile birlikte hızla artış
göstermekte (Steinbeck ve ark., 2018), özellikle gelişmiş ülkelerde orta
ve alt, gelişmekte olan ülkelerde ise orta ve üst gelir düzeyinde daha sık
görülmektedir (Aksoydan ve Çakır, 2011; Goyal ve ark., 2010). Çocuk ve
adölesanlar arasında obezitenin salgın hastalık şeklinde her geçen yıl artış
göstermesi gelecekteki yetişkin topluluğu için kaygı verici bir tablo haline gelmiştir (WHO, 2020). Çocukluk ve adölesan dönemde fazla kilolu
ve obez olma, kardiyovasküler hastalıklar (hiperlipidemi, hipertansiyon),
endokrinolojik hastalıklar (Tip 2 diyabet, metabolik sendrom), solunum
sistemi bozuklukları (obstrüktif uyku apnesi), kas-iskelet sistemi bozuklukları (femoral epifiz), gastrointestinal durumlar, psikososyal sorunlar
(depresyon, anksiyete), okul başarısızlıkları ve kendine değer vermeme
gibi sorunlara neden olmaktadır (Grant-Guimaraes ve ark., 2016; Han,
Lawlor ve Kimm, 2010; Su ve ark., 2015).
Amerikan Pediatri Akademisi tarafından 11-21 yaş aralığına denk
gelen adölesan dönem, psikolojik ve fiziksel değişikliklerin yaşandığı,
sorumluluk ve bağımsızlık duygularının arttığı, yetişkin döneme karşı azalan duyarlılık ve azalmış kişisel kontrol becerileri ile karakterize,
benzersiz bir psikolojik değişim dönemi olarak tanımlanmaktadır (Haynos ve O’Donohue, 2012). Bu dönemde sağlığı geliştirmede etkin olan
sağlıklı yaşam biçimi davranışları kazanılmakta veya test edilmektedir.
Dolayısıyla adölesan dönemin toplum sağlığı açısından öncelikli bir grup
olarak ele alınması gerekmektedir (Turan ve ark., 2009). Bu yüzden adölesanlarda oldukça karmaşık olan obeziteye neden olan risk faktörlerinin
tanımlanıp, tedavi stratejilerinin belirlenmesi çok önemlidir (Garnett ve
ark., 2016; Steinbeck ve ark., 2018).
Bu karmaşık tabloya bakıldığında, tek bir tedavi bileşeninin, obezitenin altında yatan çok faktörlü etiyolojilere yanıt vermesi ve etkili olması mümkün görünmemektedir. Obezitenin önlenmesine yönelik, son 20
yılda kaydedilen ilerlemeye rağmen, net bir çözüm veya “herkese uyan
tek bir yaklaşım” olmadığı bulgusuna ulaşılmıştır. Bu yüzden adölesan
obezitesi için uygun tedavi yaklaşımlarının yaş, cinsiyet, pubertal durum, obezitenin şiddeti, altta yatan etiyoloji, obezite ile ilişkili komplikasyonlar, psikososyal faktörler, hasta ve aile tercihlerinin belirlenmesi gerekmektedir (Ogden ve ark., 2018; Ogden ve ark., 2016).