"Ahlat Müzesinde Bulunan Çarkıfelek Motifli Bir Haçkar (Mezar Taşı)"


Karaca Y., Şan H.

ARKEOLOJİ VE SANAT TARİHİ ARAŞTIRMALARI Yapılar, Buluntular, Müzeler Çizim ve Fotoğraflar Eşliğinde, Dr. Öğr. Üyesi Güler YILMAZ,Prof. Dr. Rafet ÇAVUŞOĞLU,Dr. Öğretim Üyesi Mehmet KULAZ, Editör, Hiperyayın, İstanbul, ss.329-354, 2019

  • Yayın Türü: Kitapta Bölüm / Araştırma Kitabı
  • Basım Tarihi: 2019
  • Yayınevi: Hiperyayın
  • Basıldığı Şehir: İstanbul
  • Sayfa Sayıları: ss.329-354
  • Editörler: Dr. Öğr. Üyesi Güler YILMAZ,Prof. Dr. Rafet ÇAVUŞOĞLU,Dr. Öğretim Üyesi Mehmet KULAZ, Editör
  • Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

    Van Gölü Havzası’nın önemli şehirlerinden biri olan Ahlat, Doğu Anadolu Bölgesi’nin Yukarı Murat-Van Bölümü’nde, Van Gölü’nün kuzeybatısında bulunan 1044 km² yüz ölçümüne sahip Bitlis iline bağlı bir ilçedir (Yılmaz, 2015, s.785). İl merkezine 68 km. uzaklıkta olan Ahlat’ın, doğusunda Süphan Dağı ve Adilcevaz, güneydoğusunda Van Gölü, güneyinde Tatvan ve Güroymak, kuzeyinde Malazgirt, kuzeybatısında Bulanık ilçesi bulunmaktadır (Karahan, ve diğerleri, 2019 s.2) (Harita 1).

    Günümüze kadar birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olan tarihi şehre sırasıyla Asurlar, Urartular, Medler, Persler, Makedonyalılar, Selevkoslar, Roma, Part ve Sassaniler hakim olmuşlardır. Bunlardan sonra Ahlat’ta Bizans ve Arapların mücadeleleri başlamıştır (Oral, 2014, s.11). Ahlat, Hz. Ömer zamanında 640-641 yıllarında Cezire fatihi İyaz Bin Ganm tarafından fethedilerek İslam Devleti’nin himayesine girmiştir (Sümer, 1989, s.19-22). 928 yılında şehir tekrar Bizansların eline geçmiştir. Akabinde Mervaniler, Selçuklular, Ahlat-Şahlar, Eyyübiler, Anadolu Selçukluları, Moğollar, İlhanlılar, Karakoyunlar, Akkoyunlu ve Safevi gibi devletlerinin hakimiyetine girmiştir. 1514 yılında Çaldıran Savaşı sonrası Yavuz Sultan Selim zamanında Osmanlı Devleti’nin sınırlarına dahil edilmiştir (Tekin, 2018, s.36-186).

    Bununla birlikte bölgede birçok farklı kültürün izleri bulunmaktadır. Bunlardan biri de 1915 yılına kadar bölgede yaşayan Ermenilerdir. Bu toplum pagan (putperest) inanışa sahipken IV. yy.başlarında Aziz Gregoir’un (Kirkor) çalışmalarıyla Hıristiyanlığı kabul etmiştir. 325 tarihine kadar Eçmiyadzin Kilisesi kutsallık kazanmış ve böylece Gregoryen Ermeni Kilisesi kurulmuştur. Hıristiyanlar arasındaki tartışmalı konuları çözmek için konsiller toplanmıştır. 451 tarihinde Kadıköy’de yapılan 4. Genel Konsil’de Monofizitliğin reddedilmesi önemli bir karar olmuştur. Ermeni Kilisesi bu konsil kararlarını kabul etmeyerek Monofizit kalmış böylece Ortodoks ve Katolik dünyadan ayrışmıştır. Bu mezhepsel ayrışma kısa sürede Ermeni Kilisesi’ni milli bir kimliğe büründürmüştür. 640 yıllarından itibaren başlayan bölgedeki İslam ve Türk devletlerinin hakimiyeti sonrası Ermeniler yüzyıllar boyunca İslam devletleri ve Müslüman toplumlarla bir arada yaşamışlardır. Bu durum gerek sosyal hayatta gerekse sanat ve kültürde Ermenileri Ortodoks Bizans’tan ziyade kendi yaşadıkları bölge içindeki toplum ve sanatlar ile etkileşim içerisinde tutmuştur. Ermeniler, Van Gölü ve çevresinde başta Akdamar Adasındaki Kutsal Haç Kilisesi olmak üzere birçok mimari eser inşa etmişlerdir. Bu eserlerin yanı sıra özellikle süslemeleriyle dikkat çeken mezar taşları gibi diğer sanat eserleri de bulunmaktadır. İşte onlardan bir tanesi de bizim araştırma konumuz olan Ahlat Müzesi’nde bulunan Çark-ı Felek motifli bir haçkar (mezar taşı) ’dır.