ELEŞTİREL TEORİ VE RÖLATİVİZM: FRANKFURT OKULU’NUN POSTMODERNİZM ELEŞTİRİSİ


Asanatuci Z.

Al Farabi 14th INTERNATIONAL SCIENTIFIC RESEARCH AND INNOVATION CONGRESS, Konya, Türkiye, 25 - 26 Nisan 2025, ss.416-420, (Tam Metin Bildiri)

  • Yayın Türü: Bildiri / Tam Metin Bildiri
  • Basıldığı Şehir: Konya
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.416-420
  • Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Frankfurt Okulu 20. yy. başlarında Almanya merkezli kurulan ve postmodernizme Eleştirel Teori kavramını kullanarak karşı çıkan bir düşünce sistemidir. 1923’te Frankfurt’ta bulunan Sosyal Araştırmalar Enstitüsü etrafında şekillenen bu okul klasik Marksist geleneğe bağlı ancak Marksizm’den farklı olarak kapitalizmi kültürel ve ideolojik bir baskı mekanizması şeklinde ele alan ve kendilerini neo-Marksist olarak tanımlayan başta Max Horkheimer olmak üzere Theodor Adorno, Herbert Marcuse ve Jürgen Habermas’ın da aralarında bulunduğu sosyal bilimcilerden oluşmaktadır. Eleştirel teori pozitivist bilim anlayışının toplumu nesnel bir gerçeklik olarak ele aldığını ve toplumun dönüşümüne bir katkı sağlamadığını savunmaktadır. Büyük anlatılara ve evrensel hakikat iddialarına karşı çıkan postmodernizm ise modernizmin rasyonaliteye dayalı hakikat anlayışını eleştirmekte ve günümüz toplumlarını rölativizme dayalı bir bakış açısıyla analiz etmenin gerekliliğini savunmaktadır. Toplumların geleceğine yönelik karamsar bir bakış açısına sahip olan Frankfurt Okulu postmodernizmi rölativizmi savunduğu, eleştirel aklı reddettiği ve toplumsal değişim konusunda bir alternatif sunmamış olduğu gerekçesiyle eleştirmektedir. Frankfurt Okulu teorisyenlerine göre postmodernizmin rölativist yaklaşımı, eleştirel düşünceyi ve toplumsal dönüşüm fikrini imkansız hale getirmektedir. Bununla birlikte kapitalist toplumların oluşumuna temel teşkil eden faktörler başta olmak üzere medya ve popüler kültürün bireyleri edilgen öznelere dönüştürme süreçlerini Kültür Endüstrisi kavramı üzerinden analiz eden Frankfurt Okulu, toplumsal dönüşümün gerçekleşmesinin ancak eleştirel aklın kullanımıyla gerçekleşeceğini savunmaktadır. Fakat postmodernizmin rölativist yaklaşımı bu dönüşüme engel olmakta ve bireyler tahakküm altındaki yaşantılarını edilgen özneler olarak sürdürmeye devam etmektedir. Bu çalışmada Frankfurt Okulu’nun kuruluş amacı ve kapitalist toplum analizi, eleştirel teori bağlamında ele alınacaktır. Bununla birlikte günümüzde bireylerin popüler kültür aracılığıyla nasıl tahakküm altına alındığı ve postmodernizmin rölativizm anlayışının bu durumu nasıl meşrulaştırdığı, kültür endüstrisi kavramıyla açıklanmaya çalışılacaktır.