Yeni Bir İdari Dava Türü Olarak İklim Değişikliği ve Menfaat İhlali Sorunu


Creative Commons License

KESKİN Z.

Necmettin Erbakan Üniversitesi hukuk fakültesi dergisi, cilt.7, sa.2, ss.463-480, 2024 (Hakemli Dergi) identifier

Özet

Dünya genelinde iklim davalarındaki artış, önümüzdeki yıllarda idare mahkemelerinin kaçınılmaz olarak bu davalarla daha fazla karşı karşıya kalacağını göstermektedir. İklim davalarının çoğunlukla idarenin düzenleyici ve birel işlemlerle gerekli önlemleri almaması sebebiyle açıldığı göz önüne alındığında, bu davaların çoğunun idare mahkemelerinde iptal davası olarak açılacağını söylemek yanlış olmaz. İdare mahkemeleri, öncelikle davayı ilk inceleme koşulları yönünden, daha sonra ise esas yönünden denetlerken bir dizi sorunu çözmek durumundadır. İlk inceleme aşamasındaki kilit konulardan biri, başvuranların dava ehliyetiyle ilgilidir. Bu davalar dünya genelinde çoğunlukla, genç nesiller ve potansiyel mağdurlar tarafından gelecekte gerçekleşmesi olası–belirsiz zararlar nedeniyle ve davacının bulunduğu yerle ilgisinden bağımsız olarak açılmaktadır. İhlale neden olacak idari işlem/eylem ile davacıların menfaatleri arasındaki ilişkiyi kabul etmek, idari yargı içtihatları göz önünde bulundurulduğunda zordur. Türkiye’de açılması muhtemel iklim davalarında, davanın kabulü için gereken menfaat ihlali koşulunun sağlanıp sağlanamayacağı henüz net değildir. Bu çalışma, iklim değişikliğinin iptal davalarında menfaat ihlali konusunun insan hakları sorunlarıyla birlikte ele alma fırsatlarını irdelemeyi amaçlamaktadır. Bu sebeple iklim değişikliği davalarının idari yargı sisteminin kamu yararı davalarına ve nesiller arası adalete daha açık hale gelmesi gerektiği yönündeki savlar, idari yargının çevre davalarındaki içtihatlarıyla ve bazı ulusal mahkemelerin iklim davalarındaki yaklaşımlarıyla tartışmaya sunulacaktır.
Coupled with the growing number of climate-related lawsuits worldwide and Turkiye's recent becoming a party to the Paris Climate Agreement, it is evident that the country will inevitably be confronted with an increased number of such cases in the years ahead. Considering that a significant proportion of climate-related cases arise from administrative authorities' failure to undertake the necessary regulatory and individual measures, it is reasonable to anticipate that the majority of these cases will be filed as annulment actions within the administrative court system. Administrative courts will face a host of challenges when reviewing these cases, encompassing both preliminary review requirements and substantive matters. One of the primary concerns during the preliminary review phase pertains to the legal standing of the applicants. Globally, these cases are often filed by younger generations and potential victims due to potential – uncertain harms that may occur in the future, regardless of the applicant's connection to the location. Acknowledging the relationship between the administrative action causing the violation and the interests of the plaintiffs is difficult, considering administrative case law. In Türkiye, it is not yet clear whether the necessary requirement of an interest violation for the acceptance of a climate case will be met. This study aims to examine the opportunities to address the issue of standing to sue, specifically violation interest in annulment actions related to climate change together with human rights issues. Therefore, claims that climate change litigation should make administrative justice more accessible to public interest cases and intergenerational justice will be discussed, considering the case law of administrative courts in environmental cases and the approaches of some national courts in climate cases.