Ulusal Dil ve Edebiyat Araştırmaları Sempozyumu, Van, Türkiye, 20 - 22 Ekim 2021, (Tam Metin Bildiri)
İnsanlığın gelişimiyle birlikte küreselleşen dünyada ortaya çıkan değişimlerden birçok alan
etkilenmiştir. Savaş, göç, fetih, coğrafi yakınlık, sınırlar arası nüfus hareketliliği, yeni teknolojik
gelişmeler, kültürel, siyasi ya da ticari ilişkiler, evlilik, yabancı dil öğrenme gereksinimi gibi olgular
sonucunda ortaya çıkan kültürlerarası etkileşim, en fazla dil üzerinde kendini göstermiştir.
Doğal bir seyir olarak kabul edilen diller arası etkileşimden, beslenmede kullanılan ürünlerin
üretiminden tüketimine kadar her aşamasını, tarihini, yemek ve kültür arasındaki ilişkiyi kendine
konu edinen gastronomi alanı da yeterince pay almıştır. Uluslararası temaslar yoğunlaştıkça,
iletişim teknolojileri geliştikçe giderek daha fazla araştırmacı, dilsel bilincin ulusal özelliklerinin
araştırılmasına yönelik dil ve kültür etkileşimleriyle ilgili interdisipliner çalışmalara odaklanmıştır.
Son on yılda en başta Amerika Birleşik Devletleri’nde, sosyal bilimlerde akademik olarak gıdayla
ilgili yapılan çalışmalar için ortak kullanılan yeni bir kavram oluşmuştur: “Yeme-İçme Çalışmaları
(Food Studies)”. Food Studies antropoloji, sosyoloji, tarih, siyaset bilimi, turizm, iletişim, arkeoloji,
dilbilim, psikoloji, işletme, ekonomi gibi sosyal bilimlerin gözünden her disipline özgü araştırma
teknikleri çerçevesinde gıdayla ilgili yapılan çalışmaları kapsamaktadır. Food Studies, esas olarak
gıdanın üretimden tüketime kadar olan yolculuğundaki sosyal ve kültürel kodları kapsamlı olarak
incelemektedir. Bu interdisipliner çalışmada, Türkçenin etkilendiği diller ve en fazla etkilendiği
iki dilden biri olan Fransızcadan etkilenmesi (Arapça ve Fransızcadan Türkçeye geçen sözcük
sayısı kaynaklara göre farklılık gösterse de her iki dilden Türkçeye geçen sözcük sayısı altı bin
civarındadır), tarihsel boyutu ile ele alınacak; dilsel etkileşim yönüyle Türk gastronomisinde yer
alan Fransızca terimler örnekler verilerek irdelenmeye çalışılacaktır.