Atıf İçin Kopyala
Bazancir R.
Duvar Yayınları, İzmir, 2022
-
Yayın Türü:
Kitap / Araştırma Kitabı
-
Basım Tarihi:
2022
-
Yayınevi:
Duvar Yayınları
-
Basıldığı Şehir:
İzmir
-
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Adresli:
Evet
Özet
“Tunceli Folklorunda Efsaneler” adlı çalışma ODTÜ Türk Halk Bilimi bölü-
münden hocam merhum Prof. Dr. İlhan Başgöz danışmanlığında 2010 yılında ta-
mamlanan “Bingöl Efsaneleri” adlı yüksek lisans tezimin devamı niteliğindedir.
2015 yılında doktora tezi olarak çalışmak istediğim “Tunceli efsaneleri” konusu
bölgedeki olumsuz siyasi şartlardan dolayı kabul edilmemiştir. Doktora tezimden
sonra ertelediğim, inanç yapısına, sosyo-kültürel değerlerine ve sözlü gelenek
zenginliğine büyük ilgi duyduğum “Tunceli Folklorunda Efsaneler” adlı çalışma
nihayet tamamlanabilmiştir. Bu sözlü ve yazılı kültür hazinesine az da olsa katkı
sunabilmek benim için büyük mutluluk olacaktır.
Yapılan çalışma akademik anlamda yayımlanan ilk kitaptır. Çalışmada, 120
efsane örneği tespit edilip derlenmiştir. Stith Thompson’un “Motif İndex of Folk
Literature” adlı uluslararası tip kataloğuna göre efsane motifleri sistematik şekil-
de tasnif edilmiş ve sınıflandırılmıştır.
Anlatılar içinde Tunceli ilinin 1938’den önceki adı olan “Dersim” sıkça geç-
miş olsa da bugünkü resmi literatürde “Tunceli” adının kullanılmasından dolayı
kitap adının bu isimle adlandırılması tarafımızca uygun bulunmuştur. Fakat der-
lemelerde kaynak kişilerin kullandığı yerel isimlere müdahale edilmemiş, anlatı-
lardaki orijinallik korunmuştur.
Birçok milletin hayatına karışmış, onlarla beraber yaşamış ve tarihte izler bı-
rakmış efsaneler vardır. Toplumun ya¬rattığı bu efsaneler insan ze¬kâ ve kudre-
tinin üstünde başarılan büyük işlerin kahra¬manlarına atfedilmiş sözlü edebiyat
ürünleridir. Bunlardan bir kısmı o kadar tanınır olmuştur ki zamanla babadan
oğula doğru giden hatıralar şeklini almıştır. Bugün de bazı isimler değişmek su-
retiyle bunlardan birçoğu tarihe mal edilmiştir. Bu efsaneler farklı varyantlara da
ayrılarak tarih¬te iz bırakmış milletlerin me¬deniyetlerine tesir etmiştir.
Efsaneler üzerine içeriklerin günlük kullanımının, yani tedavül şeklinin ve
alanının bir ifadesi olan ritüel, bu anlamıyla efsanelerle çok yakın ilişki halinde-
dir. Yani birini diğerinden ayıramayız. Efsane metinleri içerik olarak, toplumun
geleneklerinden, inanç yapısından, duyuş ve düşünüşlerinden ayrı olarak düşünü-
lemez. Claude Lévi-Strauss (1993: 44) mitlerin ve sembollerin insan toplumla-
rında, “yaşlıların genç kuşakların düzen içinde disiplin altında tutmasına yardım”
ettiğini hatırlatmıştır. Bu anlamıyla efsanelerin aslında kültürel eğitsel materyal-
ler olarak da kayıt edilmeleri gerekmektedir.
Bir toplum için sözlü gelenek ürünlerine ait içerikler, öğretildikleri/öğrenil-
dikleri gibi anlanacağından, bu sözlü gelenek içeriklerinin(efsanelerin) varlığı
hem kişinin toplum içinde hem de toplumun, toplumsal düzen ve başka topluluk-
XII
lar arasında varlığını sürdürebilmesi için önem arz etmektedir. Özetlenecek olur-
sa sözlü gelenek ürünlerinden efsane metinlerinin kendisi, inanç, değer, sembol
ve simgelerden oluşan bir metindir. Folklorun çabalarından en mühimi ise bu an-
latı metinlerini olabildiğince deşifre/tercüme/analiz etmektir. Bu anlamda Geertz
(2010: 485), kültürel formları analiz etmenin, bir organizmayı parçalara ayırma,
bir semptomu teşhis etme, bir kodu deşifre etme veya bir sistemi düzenlemekte
gösterilen çabayı, bir edebi metin içine sızmakla benzerlik taşıdığı şeklinde edebi
analojiden bahsetmiştir.
Efsanelere ait içerikler tarihsel metinler olarak, bugünün tarih aktarım biçim-
lerinden farklı bir aktarım şekli olduğu ya da olması gerektiği, okura sunulan bu
metinlerin aslının bozulmamasını sağlayacak bir metodolojik sistematiğin oluş-
turulmasına olan ihtiyaçtan kaynaklanmaktadır. Bu sözlü gelenek içeriklerine
bakıldığında efsane örneklerinin ağırlıklı olarak Alevilik inanç yapısıyla paralel
kutsiyet içerikli oldukları, günlük hayata dair oldukça kısaltılmış bir öyküsel ya-
pıda aktarıldığı ve mutlaka arkaik unsurlarla bağlantılı bir bölüm ya da içeriğin
yer aldığı görülmektedir. Anlatıcı tarafından aktarılan efsane içerikleri kolayca
izlenebilecek bir silsile ile kısaca aktarılmaktadır. Anlatıdaki kişilikler, toplumsal
hiyerarşide önemsenen nitelik, yaş, sosyal statüler içerirken, asıl mesajın/özün
önemli ölçüde inançsal değer yargılarıyla ve toplumsal ahlak kurallarıyla den-
gelendiği gözlemlenmiştir. Anlatılardaki zaman hem geçmiş hem de bu geçmiş
üzerinden bugünün ve yarının ilişkilendirildiği bir tarih olarak karşımıza çıkmak-
tadır. Bu tarihi/edebi içerik üzerinden de bugünkü biz ve ötekilerin tanımlanma-
sının yanında efsane içerikleri özelinde toplum yapısındaki değişim/dönüşüm ve
kurulacak ilişkilerin niteliği ve özelliği de tanımlanmış olmaktadır.
Tunceli efsanelerindeki sözlü anlatılar ve inanç yapısındaki tabiatüstü dünya
tamamen insan kozmolojisine denk düşmektedir. Bu kozmolojik yapıdaki efsa-
ne içeriklerinde hem geçmiş toplumların inançsal süreçleri izlenebilirken hem
de insanın var oluş ile hayatın anlamlandırılmasına dair kutsiyet arz eden efsane
içeriklerini üretmeye yarayan yorumsal dayanaklar yer almaktadır. Bu bağlamda
geçmiş anlatılarda, insanın kültürel bir varlık olarak kendisini kutsallaştırması-
nın evreleri de en çok bu metinler/anlatılar aracılığıyla öğrenilmektedir. Bundan
ötürü toplumun, varlığını devam ettirebilmek için harcadığı en mühim çabalar
olan doğa ve canlılar ile ilişkisi bir yandan bu çabaya yüklediği misyon ve ulaşı-
lan tümevarım ile doğa ve inançlar ile uzlaşı felsefeleri üzerinden insan zihninin
geleneksel olanı nasıl yorumladığını göstermektedir. Ayrıca anlatılarda geleneğe
ait içeriklerin anlam kurgularının gelişimini ve uygulanışını da gözlemleyebil-
mekteyiz.
Günümüz inanç temellerinin eski kurgusal metinlerle ya da kutsal addedilenXIII
ritüeller silsilesiyle ne denli yüklü olduğunu günümüzde gelişen sorgulama yön-
temleri, muhakeme kabiliyeti, teknoloji ve ileri bilginin dahi bu sözlü gelenek
ürünlerini çok fazla etkileyememesinden anlayabilmekteyiz. Ölüm ve ölümden
sonra don değiştirme (hayvan postuna bürünme), mezarın taşınmasına dair efsa-
ne örnekleri bunun somut kanıtıdır. Bundan ötürü eskiden gelen kutsal inançlar
ve bunlara bağlı efsane metinleri güncellenerek ve varyantlaşarak devam etmek-
tedir. Eski zamana dair güçlü bağın oluşturduğu bu inançsal bağların en spesifik
olanı dinsel/inançsal uygulamalardır. Bu uygulamalar iki yönden çok dikkat çe-
kicidir; birincisi, neredeyse evrensel bir düşünce şeklidir. İkincisi ise, günümüze
kadar aralıksız ulaşan belki de gerçek anlamda az sayıdaki geleneksel anlatılar-
dan oluşmasıdır.
Hızır (A.s), seyitler, ocaklar, kutsal mekanlar, ruhlar, ejderhalar, sonsuzluk,
Tanrısal tasarımlar gibi inançsal formlar, dünyadaki bütün toplumların kültürel
bellek yapısı içinde mevcuttur ve günümüze dek anlatılagelmiştir. Bu nedenle,
tarihsel bağlamı, yani gelişim düzeyleri açısından farklı aşamalarda bulunan top-
lulukların ortak bir insanlık tarihinin üyeleri olmaları varsayımından yola çıkacak
olursak, bu inanç içerikleri/türlerinin folklor disiplini açısından geleneksel ve ta-
rihsel süreçlerin metinleri olarak ele alınması gerekmektedir.