EYYÛBİLER'DE İLİM, KÜLTÜR VE SANAT, Abdülhalim Oflaz,Ümir Koca,Zeynep Akbudak,Furkan Erbaş,Maulay el-Hassan el-Hafidî, Editör, Hiperlink Yayınevi, İstanbul, ss.367-377, 2020
Haçlı
ordularına karşı yürüttüğü mücadeleyle bilinen Ebü’l-Muzaffer el-Melikü’n-Nâsır
Salâhaddîn-i Eyyûbî’nin (ö. 589/1193) babasının tam adı el-Melikü’l-Efdal Necmüddîn
Eyyûb b. Şâdî’dir. Hicri 568 yılında vefat eden Necmüddîn Eyyûb iyi bir idareci
olarak yâd edilmektedir. Zira Tikrit valiliğini sürdürdüğü dönemde oldukça
başarılı bir yönetim sergileyen Necmüddîn Eyyûb dini değerlere bağlılık ve
halka iyi muamelede bulunma gibi meziyetleriyle ön plana çıkmıştır ki, hicri
532 de kardeşi Esedüddîn Şîrkûh ile birlikte Tikrit’ten Musul’a hareketi
esnasında bölgedeki halk tarafından gözyaşlarıyla uğurlanması bunu
kanıtlamaktadır.
Necmüdd’in
Eyyûb vefat ettiğinde başta yakın çevresi olmak üzere arkasında ağıt yakanlar
çok olmuştur. Bunlar arasında Fâtimileri övüp onlar hakkında mersiyeler yazan ve
genellikle Beşşâr b. Burd, Bühturî ve Mütenebbi’yi örnek alan şair ve edip Ebû
Muhammed Necmüddîn ‘Umâre el-Yemenî de (ö. 569/1174) bulunmaktadır. ‘Umâre
el-Yemenî’nin Necmüddîn Eyyûb için yazdığı mersiyelerden bir tanesi de, “Safvu’l-hayat ve in tâle’l-medâkederu” (صَفْو
الحياة -وإنْ طال المدى- كَدَرُ) dizesiyle başlayan kasidesidir.
Binaenaleyh bildiride şair ‘Umâre el-Yemenî’nin diliyle söz konusu kasidenin
semantik tahlili yapılarak NecmüddînEyyûb’un kaybedilmesine duyulan üzüntünün
yanında kişiliğine
olan hayranlık da yansıtılmaya çalışılmıştır.