İSTANBUL ÜNIVERSITESI EDEBIYAT FAKÜLTESI TÜRK DILI VE EDEBIYATI DERGISI (TÜDED), cilt.61, sa.1, ss.103-121, 2021 (Hakemli Dergi)
Küreselleşmenin yoğun bir biçimde etkilediği
sanatların başında edebiyat gelmektedir. Edebiyat, dil aracılığıyla yüzyıllar
boyunca ulusal kültürün inşasında önemli rol oynamıştır. Bugün ise büyük
oranda, ulusal olanı aşmanın ve küresel boyuta geçmenin aracıdır. Teknolojinin
özellikle son yarım asırdaki gelişimi, dijitalleşme, çeviri imkânlarının ve
yayımlanma tekniklerinin baş döndürücü bir hızla ilerlemesi, edebiyatı sadece
ulusal sınırların içerisinde konumlandıran paradigmayı sarsmıştır. Goethe’nin
19. yüzyılın ilk yarısında ortaya attığı “Dünya Edebiyatı” kavramı, onun
öngörülerinin ötesine geçmiştir. Özellikle Milenyum ile birlikte bu kavram,
“Küresel Edebiyat”a dönüşmüştür. Bu gerçekliğin kendini en somut biçimde
gösterdiği yer ise Nobel Edebiyat Ödülü’dür. Dünyanın bu en prestijli edebiyat
ödülü verilirken ulusal edebiyatların öne çıkan kalemlerinden çok, uluslararası
platformda yer edinebilmiş edebiyatçıların tercih edildiği gözlemlenmektedir.
Nitekim 2000’li yıllarla birlikte Nobel Edebiyat Ödülü, dünya edebiyatının
genel geçer yasalarını daha fazla belirlemekte, sanatçılar ve eserler için
uluslararası edebiyat ağına eklemlenmenin imkânlarını sunmaktadır. Bu
çalışmada; 2000-2020 döneminde Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanan sanatçıların
ödülü alma nedenleri, cinsiyetleri, ülkeleri, eserlerinin dili, türü ve içerik
özellikleri bağlamında betimsel analiz yapılmıştır. Nobel Edebiyat Ödülü’nün
2000’den sonraki dağılımı ile küresel edebiyat teorisi arasında korelasyon
tespit edilmeye çalışılmıştır. Betimsel analiz sonucunda; Milenyum öncesi
döneme göre kadın edebiyatçı sayısının arttığı, eserlerin dilinin çoğunlukla
İngilizce, Fransızca ve Almanca olduğu, roman türünün başat olarak ön plana
çıktığı görülmüştür.