International Journal of Advances in Engineering and Pure Sciences, cilt.33, sa.3, ss.487-498, 2021 (Hakemli Dergi)
Doku kültürü teknikleri, 1900’lü yılların başında uygulanmaya başlanmış ve bu oldukça ümit verici bulunmuştur. Bitkiden
alınan tek bir parçadan yeni bitkilerin çok kısa sürede, arzu edilen sayıda, dış şartlara bağımlı olmaksızın üretilebileceği fikri
bilim adamlarını heyecanlandırmıştır. Ancak yapılan çalışmalarda her bitki türü için sistemin optimizasyona gerek duyması,
bazı genotiplerin doku kültüründe iyi cevap verirken bazılarının gelişimlerinin oldukça kısır kalması, yüksek yapılı bitkilerde
ise başarının sağlanamaması bilim adamlarını doku kültürünü farklı amaçlarla kullanma yoluna sevk etmiştir. Bu yollardan biri
ve belki de en önemlisi değerli fitokimyasalların doku kültüründe üretimidir. Doku kültüründe gelişen bitkiler çevresel şartlarla
sınırlandırılmaz ve uygun bir kültür ortamı sağlanmasıyla istenilen bileşiklerin biyosentezi yapılabilir ve bu bileşiklerin miktarı
arttırılabilir. Sekonder metabolitlerin doku kültürü ortamında üretilmesiyle arz talep dengesine dayanan, çevresel etkilerden
bağımsız üretim sağlanabilir. Sabit kararlılıkta, belli bir standardı olan maddeler üretilebilir. Doğa tahribatı en aza indirilip,
daha az arazi kullanımının gerçekleşmesi sağlanabilir. Yeni sekonder metabolitlerin eldesi mümkün olabilir. Nesli tükenme
tehlikesi altındaki türler korunabilir. Bileşenlerin biyosentez yollarının aydınlatılmasında, değiştirilmesinde, sekonder
metabolitlerin üretimi ve çeşitli etkenlerle miktar arttırılmasında, iyi ürün veren türlerin seleksiyonunda bitki doku kültürleri
umut vaat etmektedir.