Sosyal Bilimler Akademi Dergisi / The Journal of Social Sciences Academy, cilt.5, sa.2, ss.141-163, 2022 (Hakemli Dergi)
Türkler ilk yerleşim yerleri olan Orta Asya’dan başlayarak günümüze kadar farklı coğrafyalarda birçok devlet
kurmuş köklü bir medeniyetin temsilcisi olan bir millettir. Gerek İslamiyet’in kabulünden önce gerekse de
İslamiyeti kabul ettikten sonra kurulan bu devletlerin birçoğunun uzun ömürlü ve benzer teşkilat yapısına sahip
olmaları ortak bir devlet geleneğinin olduğunu göstermiştir. Bu geleneğin başında devletin kurulma amacı gelir.
Türklerde devlet, halka haktan alınan yetki ile adil bir düzen oluşturarak hizmet etmekle mükellef bir kurum
olarak ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla Türk devletlerinde yöneten ve yönetilenler arasındaki denge her dönem
kanunlarla şekillenmiş bir sistem olarak tezahür etmiştir. İslamiyet’in kabulünden önce töre, İslamiyet’in
kabulünden sonra ise törenin devamı niteliğinde olan örf-i kanunların yanında temelini İslam hukukundan alan
şer-i kanunların, başta yönetenler olmak üzere herkesi bağlayıcı özelliğe sahip olması, devletin var olma amacı
ile bütünsel bir ilişki kurmaktadır. Türk devletlerinde kanunların bağlayıcılığının yanında Türk siyasal hayatına
yön veren ve gelenekselleşen kurumlar da bulunmaktadır. Bu kurumların başında ise istişare meclisleri
gelmektedir. İslamiyet öncesi Türk devletlerinde kurultay ve toy olarak adlandırılan bu kurumlar İslamiyet’in
kabulünden sonra idari yapı içinde divan ve meşveret meclisleri olarak yer almıştır. Bu çalışmada ilk Türk
devletlerinden başlamak üzere Selçuklular, Devlet-i Aliyye-i Osmaniye ve Türkiye’nin yeni yönetim modeli olan
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde istişare kurumlarının geçirdiği değişim analiz edilmiştir.