28.Uluslararası katılımlı ulusal fiziksel tıp ve rehabilitasyon kongresi, İstanbul, Türkiye, 8 - 11 Nisan 2021, ss.313-314
Lumbosakral
transizyonel vertebra: İki olgu sunumu
Giriş:
En sık görülen lumbosakral malformasyonlar, lumbosakral transizyonel vertebra
(LSTV) ve spina bifida occulta anomalileridir.
LSTV, en alt lomber vertebra ve sakrum arasındaki transvers çıkıntının
büyük yapıda olması, sakrum veya ilium ile yalancı eklem ve/veya füzyon
oluşturur biçimde görüldüğü bir vertebra anomalisidir. Castellvi ve arkadaşları
tarafından yapılan sınıflamada Tip 1’de, displastik genişlemiş transvers
çıkıntı; Tip 2’de, sakrumda skleroz artışı ile birlikte yalancı eklem
oluşturmuş transvers çıkıntı; Tip 3’te, sakrumla füzyon yapmış transvers çıkıntı;
Tip 4’te, bir tarafta Tip 2 varken diğer tarafta Tip 3 LSTV varlığı (mikst tip)
sınıflandırılmıştır. Bel ağrısı etiyopatogenezinde LTSV nin yeri tartışmalıdır.
LSTV ile bel ağrısının ilişkisini ilk olarak Bertolotti tanımlamış olup tiplere
göre korelasyonunu Nardo ve arkadaşları incelemiştir. Biz bu yazıda
polikliniğimize bel ve kalça ağrısı şikâyeti ile başvuran iki farklı LSTV
olgusunu sunmak istedik.
Olgu
1: 14 yaşında bayan hasta bel ve iki taraflı kalça ağrısı şikayeti ile kliniğimize
başvurdu. Özgeçmişinde herhangi bir özellik yoktu. 1-2 senedir koşarken ve
oturma pozisyonunda şiddetlenen bel ve kalça ağrısından yakınıyordu. Fizik
muayenesinde siyatik sinir germe testlerinin negatif olduğu, alt lomber bölgede
paravertebral kas spazmının palpe edilebildiği görüldü. Lomber eklem hareket
açıklıklarının; fleksiyon, ekstansiyon, lateral fleksiyon ve rotasyon olmak
üzere tüm yönlerde kısıtlı olduğu tespit edildi. Lomber Manyetik Rezonans Görüntüleme
(MRG)’ sinde her iki L5 transvers proçes ile S1 süperior artiküler faceti
arasında artikülasyon mevcuttu. LSTV tip 2b anomalisi belirlenen hastaya; kliniğimizde
lumbosakral bölgeye 15 seans hotpack ve tens uygulaması, ev programı şeklinde
düzenlenen lomber mobilizasyon ve germe egzersizleri planlandı.
Olgu
2: 25 yaşında bayan hasta bel ve sol kalça ağrısı şikayeti ile kliniğimize
başvurdu. Profesyonel koşu sporu yapan hastamız, özellikle egzersizler
sırasında ağrılarının şiddetlendiğini belirtti. Fizik muayenesinde siyatik
sinir germe testlerinin negatif olduğu, alt lomber bölgede paravertebral kas
spazmının palpe edilebildiği görüldü. Lomber eklem hareket açıklıklarında
kısıtlılık tespit edilmedi. Yapılan lomber ve sakroiliak MRG sinde lomber
bölgede disk patolojisi saptanmadı. L5 sol transvers proçes ile S1 sol süperior
artiküler faseti arasında artikülasyon mevcuttu. LSTV tip 2a anomalisi saptanan
hastaya kliniğimizde lumbosakral bölgeye 15 seans hotpack ve tens uygulaması,
ev programı şeklinde düzenlenen lomber mobilizasyon ve germe egzersizleri
planlandı.
Sonuç:
Bel ağrısı, genel popülasyonun %60–85’inde, yaşam boyunca en az bir kez
görülmektedir ve olguların yaklaşık %10–20’sinde kronikleşmektedir. Bel
ağrılarının etiyolojisi multifaktoriyeldir. LTSV’nin bel ağrısındaki yeri
tartışmalı olmakla beraber birçok araştırmacı, özellikle gençlerde görülen bel
ağrısının konjenital nedenleri arasında sayılması konusunda fikir birliğine
varmışlardır. Nardo ve arkadaşları özellikle Tip 2 ve Tip 4 LSTV
görüntülerinin, alt lomber bölgede bel ve kalça ağrısı ile daha güçlü
korelasyon gösterdiğini ve ağrı şiddetinin daha fazla olduğunu rapor
etmişlerdir. Biz her iki olgumuzda bel ve kalça ağrısının nadir sebepleri
arasında olan LTSV’ nın MRG ile tanısını ve tedavi yaklaşımımızı sunmayı amaçladık.