TEORI VE UYGULAMADA GÜZEL SANATLAR, Doç Dr. Oya Çınar Kanık,Dr. Öğrt. Üyesi Nida Anıl Kazanç, Editör, Duvar , İzmir, ss.42-74, 2024
Göç,
insanlık tarihinin köklü bir parçası olup, sosyolojik açıdan da derin etkileri
olan bir olgudur. Geçmişten günümüze kadar kültürler, göçebe yaşamın etkisiyle
diğer topluluklarla etkileşime girmiş ve bu etkileşim, çeşitli kültürel
değişimlere yol açmıştır. Göçün sağladığı kültürel hareketlilik, müzik
kültürleri üzerinde de önemli değişim ve dönüşümlere neden olmuştur. Karadeniz
Bölgesi, tarihsel olarak farklı toplulukların geçiş yolu olmuştur ve bu
geçişler, bölgenin kültürel yapısını derinden etkilemiştir. 20. yüzyılın
ortalarında gerçekleştirilen İskân politikaları çerçevesinde, bölgede önemli
bir yer değiştirme hareketi yaşanmıştır. Bu göç, özellikle Trabzon ilinin
Çaykara ilçesinden Van ilinin Özalp ilçesine gerçekleşen hareketlilikte olmuş,
Karadeniz kültüründeki müzik ve dansla bağlantılı önemli müzikal değişimlere
yol açmıştır. Göç ve kültürel değişim bağlamında, gündelik müzik
uygulamalarından törensel müzik uygulamalarına kadar pek çok müzikal gelenek
incelenmiştir. Bölgede, dilli kaval ve kemençe çalma geleneğinden bağlama çalma
geleneğine, horon tepme geleneğinden halay çekme geleneğine kadar çeşitli
müzikal melezleşmeler gözlemlenmiştir. Çalışmanın odağını oluşturan Özalp
bölgesindeki Kürtlerin kültürel egemenliği ve iki farklı kültürü bir arada
yaşamak zorunda kalan Rum kimlikli Karadeniz göçerleri, bu sürecin
dinamiklerini anlamak açısından önemli bir rol oynamaktadır. Bu bağlamda, müzik
kültürünün korunması ve yeni çevredeki dönüşümü ana araştırma konusu olarak ele
alınmıştır. Araştırma için seçilen örneklem grubunu, Çaykaralı göçerlerin
kadın-erkek ortak hafızaları oluşturmaktadır. Bu verilere, saha çalışması, sözlü
tarih ve etnomüzikolojik yöntemler kullanılarak, yarı yapılandırılmış
görüşmeler ve gözlemler yoluyla ulaşılmıştır. Sonuç olarak, göçmenlerin yeni
bir çevrede varlıklarını sürdürebilmek için kültürel uygulamalarını ve
müziklerini yeniden şekillendirdikleri, bu süreçte kültürel etkileşim ve
melezleşme yoluyla dinamik bir kültürel yapı ortaya çıkardıkları
gözlemlenmiştir. Göçmenler, kültürel sürekliliklerini korurken, aynı zamanda
yaşadıkları toplumla entegre olup uyumlu hale gelmişlerdir.