Akademik Veri Yönetim Sistemi
15. Uluslararası Türk Endodonti Derneği Kongresi, Bursa, Türkiye, 8 - 10 Haziran 2023, ss.161-162, (Özet Bildiri)
Amaç: Bu olgu sunumunun amacı; travma sonucu maksiller santral dişte orta üçlüde meydana gelen oblik kök kırığının
tedavi edilmesi ve bu tedavinin başarısını değerlendirmektir.
Olgu: 16 yaşında sistemik bir hastalığı olmayan erkek hasta, travma sonucu dişinde meydana gelen ağrı ve dişin
sallanması şikayetiyle başvurmuştur. Hastadan alınan anamneze göre, hastanın travma sonrası başka bir klinikte tedavi
görmeye başladığı ve hastaya yalnızca splint uygulandığı, kök kanal tedavisine başlanmadığı öğrenilmiştir. Daha sonra
splintin dişlerden ayrılması sonucu hasta dişindeki mobilite nedeniyle kliniğimize yönlendirilmiştir. Hastanın ağız içi
muayenesinde sol maksiller santral dişte mobilite, perküsyon ve palpasyon hassasiyeti gözlemlenmiştir. Periapikal
röntgen alınarak kök kırığından şüphelenilen dişin teşhisi için konik ışınlı bilgisayarlı tomografi (KIBT) çekilmiştir.
KIBT incelemesinde sol santral dişte orta üçlüde fragmanların birbirinden ayrıldığı oblik bir kök kırığı olduğu teşhis
edilmiştir. Hastanın üst keser dişlerine kanin-kanin arası ortodontik tel ile yarı rijit splint uygulanmış ve kök kanal
tedavisine başlanmıştır. Apikal kök parçasına da ulaşılan kök kanal preparasyonu tamamlandıktan sonra kök kanallarına
kalsiyum hidroksit yerleştirilmiştir. İkinci seans kalsiyum hidroksit, sodyum hipoklorit ve EDTA ile sonik aktivasyon
kullanılarak kök kanallarından uzaklaştırılmıştır ve kanal kağıt konlarla kurutulmuştur. Kırık hattının apikal parçasındaki
kök kanalı guta perka ve rezin içerikli pat ile doldurulmuştur. Kanalın kırık hattından servikal sınıra kadar olan bölgesine
biodentine yerleştirilmiştir. Koronal restorasyon kompozit dolgu ile tamamlanmıştır.
Bulgular: 6 ay boyunca splint tedavisi gören hastanın 6. ay kontrolünde mobilitenin kaybolduğu, dişin asemptomatik
olduğu ve periapikal görüntülemede lezyon gelişmediği, iyileşmenin devam ettiği tespit edilmiştir.
Sonuç: Travmaya uğrayan dişlerde kuron-kök kırıklarının tespitinde KIBT kullanımı ve kök kırığı hattı bölgesindeki
düzensiz alanın biodentine gibi biyouyumlu materyallerle doldurulması dişin prognozu açısından önem taşımaktadır.
Kemik gelişimi tamamlanmamış genç hastalarda meydana gelen prognozu düşük kök kırıklarında bile kemik gelişiminin
devamlılığı için dişin ağızda tutulması çok önemlidir.
Aim: The aim of this case report was to treat the oblique root fracture in the middle third of the maxillary central tooth
as a result of trauma and to evaluate the success of this treatment.
Case: A 16 year old male patient with no systemic disease presented with complaints of toothache and mobility of the
tooth as a result of trauma.According to the history taken from the patient,it was learned that the patient started to receive
treatment in another clinic after the trauma and only splint was applied to the patient,and root canal treatment was not
started.Afterwards,the patient was referred to our clinic due to the mobility in his teeth as a result of the separation of
the splint from the teeth.In the intraoral examination of the patient;mobility,percussion and palpation sensitivity were
observed in the left maxillary central tooth. Cone-beam computed tomography (CBCT) was taken to diagnose the tooth
with suspected root fracture by taking periapical x-ray.On CBCT,an oblique root fracture of the left central tooth was
diagnosed in the middle third of which fragments were separated from each other.A semi-rigid splint with a canine-canine
orthodontic wire was applied to the upper incisors of the patient and root canal treatment was started.Calcium hydroxide
was placed in the root canals after the apical root part was reached and the root canal preparation was completed. In the
second session, calcium hydroxide was removed from the root canals using sonic activation with sodium hypochlorite
and EDTA, and the canal was dried with paper points. The root canal at the apical part of the fracture line was filled with
gutta percha and resin canal sealer. Biodentine was placed in the region of the canal from the fracture line to the cervical
border. Coronal restoration was completed with composite filling.
Results: It was determined that the patient, who was treated with splint for 6 months, lost mobility at the 6th month
follow-up, the tooth was asymptomatic and the lesion did not develop in the periapical imaging, and the healing continued.
Conclusion: The use of CBCT in the detection of crown-root fractures in traumatized teeth and filling the irregular area
in the root fracture line area with biocompatible materials such as Biodentine are important for the prognosis of the tooth.
It is very important to keep the tooth in the mouth for the continuity of bone development, even in root fractures with a
low prognosis in young patients with incomplete bone development.