Türkiye Migration Conference 2025, İstanbul, Türkiye, 18 - 20 Şubat 2025, ss.40-42, (Özet Bildiri)
2011 yılında başlayan Arap Baharı ile Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkelerinde
yaşanan toplumsal hareketler sonucunda ortaya çıkan sosyo-ekonomik ve siyasi
krizler başta Türkiye olmak üzere çeşitli coğrafyalara yönelik kitlesel göç
hareketlerini beraberinde getirmiştir. Özellikle Suriye’de ortaya çıkan iç
savaş ve şiddetli çatışma ortamı milyonlarca insanın zorla yerinden edilerek
ülkeyi terk etmelerine neden olmuştur. Türkiye’nin Nisan 2011’den itibaren
Suriyelilere yönelik uyguladığı açık kapı politikası ilerleyen yıllarda gözden
geçirilmiş ve sınırlandırılmıştır.
Kalkınma Planlarında yer alan göç politikaları, 2011 yılı öncesi Avrupa
ülkeleri başta olmak üzere Türkiye’den çeşitli bölgelere yönelen emek göçü,
nitelikli insan/beyin göçü, iç göçler sonucunda yaşanan oluşan hızlı nüfus
artışı, plansız kentleşme, uyum ve entegrasyon sorunları, şeklinde
vurgulanırken; 2011 Arap Baharı sonrası yayınlanan planlarda ise göç
politikalarının hedefinin oldukça farklı konulara odaklandığı
görülmektedir.
2014-2018 yıllarını kapsayan 10. Beş Yıllık Kalkınma Planında Türkiye’nin
yüzleştiği kitlesel akınlar nedeniyle göç yönetimine dikkat çekilmektedir. Bu
bağlamda, uluslararası korumaya ihtiyaç duyanlar, düzensiz işçiler ve transit
geçiş yapanlara ilişkin etkin bir izleme ve takip sisteminin oluşturulması ve
uluslararası koruma statüsü tanınan kişilerin ülkeye uyumunun desteklenmesi
hedeflenmektedir. Türkiye’nin göç alan ülke konumu özelliğinin ön plana çıktığı
bu dönemde, kalkınma planında üzerinde durulan temel hususlar; göç alanında
güvenilir bir veri sisteminin oluşturulması, göç ve uluslararası koruma alanında
hukuki ve kurumsal düzenleme eksikliklerinin tamamlanması, uluslararası
korumadan faydalananlar için sağlık, barınma ve eğitim sorunlarının giderilmesi
yönündedir.
2019-2023 dönemi için hazırlanan 11. Beş Yıllık Kalkınma Planı ise
uluslararası göç, düzensiz göç, uluslararası koruma gibi konulara dikkat
çekmektedir. Planın uluslararası göçün arttığı ve jeopolitik gerginlikler
sonucunda yabancı karşıtlığının beslendiği bir konjonktürde hazırlandığı
dikkate alındığında, göçün doğru ve etkili bir biçimde yönetilmesine dair
politikaların ve uygulamaların hedeflendiği sıklıkla vurgulanmaktadır. Bu
doğrultuda, temel amacın insan haklarına uyumlu, insan onuruna yakışır, güvenli,
düzenli, veriye dayalı ve kontrol edilebilir dış göç yönetimi olduğu
belirtilmektedir. Ayrıca diğer Kalkınma planlarından farklı olarak uluslararası
koruma veya geçici koruma statüsü altında bulunan göçmenlere yönelik sosyal
uyum çalışmalarının uygulanmasının gerekliliği ifade edilmektedir.
Son olarak yayınlanan 2024-2028 yıllarını içeren 12. Beş Yıllık Kalkınma
Planı’nda ise bir önceki planda üzerinde durulan hususlara ek olarak
Türkiye’nin zorla yerinden edilen kişilerin en fazla sığındığı ülkelerin başında
yer aldığı gerçeğinden hareketle; savaş, iklim değişikliği, bölgesel
istikrarsızlık, gelir dağılımındaki bozulma ve daha iyi yaşam koşullarına
erişme isteği gibi nedenlerle artan düzensiz göçle mücadele aktarılmakta, sınır
kontrolleri ile sınır yönetimi ve güvenliğinin önemi vurgulanmaktadır. Küresel
düzensiz göç ile mücadelede iş birliği, sınır dışı etme işlemlerinin etkin bir
şekilde gerçekleştirilmesi, gönüllü, güvenli ve onurlu geri dönüşlerin teşvik
edilmesi gibi konular diğer kalkınma planlarındaki vurgulardan
farklılaşmaktadır.
Bu çalışmada, 2011 yılı Arap Baharı sonrası dönemi kapsayacak şekilde 10,
11 ve 12. Kalkınma Planları incelenerek göç politikaları küresel gelişmeler
bağlamında ele alınmış, politikaların nasıl şekillendiği ve dönüştüğü,
geleceğe dair stratejilerin ne yönde belirlendiği MAXQDA nitel analiz programı
kullanılarak analiz edilmiştir. Elde edilen bulgular ile uluslararası göç ve
dinamiklerin Türkiye’nin göç yönetimini ve politikalarını ne yönde etkilediği ortaya
konulacaktır.
Anahtar Kelimeler: Türkiye, Kalkınma Planları, Göç Politikaları, Göç
Yönetimi, Arap Baharı.