2ND INTERNATIONAL CAPPADOCIA SCIENTIFIC RESEARCH CONGRESS, Nevşehir, Türkiye, 17 - 19 Haziran 2022, ss.28-29, (Özet Bildiri)
Anadolu toplumunun var olduğu günden bugüne kadar hayatının bir parçası olduğu düşünülen
bağlama halen kültürümüzün temsili açısından önemli bir etkendir. Yüzyıllar süren kültür
yolculuğunda bağlamanın zamanla şekil değiştirse de her eve, her gönüle girmeyi başardığı
düşünülmektedir. Bağlamanın tarihsel gelişimine bakıldığında, “Kökeninin kopuza dayandığı
bilinmektedir. Kopuz Orta Asya’dan Çin’e, Kıpçaklara, oradan 4 da Avrupa’ya yayılmış,
Hunlulardan Bizans’a geçmiş, Oğuzlarla Anadolu’ya girmiş, Selçuklularla da yerleşmiştir”
(Demirsipahi 1975, s.165). Bağlamanın kökeni hakkında başka bir tanıma bakıldığında
Haşhaş (2013) “Bağlama ve bağlama ailesindeki sazların, çok büyük kültürel ve icrasal
çeşitlilikleri bünyelerinde barındırmalarına rağmen, bugünkü fiziksel şekilleri itibari ile
ortalama yetmiş ile yüz yıllık geçmişleri olan sazlar olduğu saptanmıştır. Daha açık bir
ifadeyle, günümüzde kullanılan standart boyutlardaki bağlama ve bağlama ailesindeki sazların
tarihinin, Cumhuriyet dönemiyle başladığı düşünülmektedir” (s.6) şeklinde ifade etmektedir.
Bu tanımlardan bağlama kökeninin kopuza dayandığı, günümüzdeki şeklini cumhuriyetten
sonra aldığı sonucuna varmak mümkündür. Bağlamanın yöreden yöreye faklı şekillerde
çeşitlendiği ve kullanım alanlarının genişlediği düşünülmektedir. Bu bağlamda yöreden
yöreye bağlamanın icrasında farklı tekniklerin oluştuğu söylenebilir. Bağlamanın nesilden
nesile sürdürülebilmesi açısından usta çırak ilişkisi ile başlayan süreç günümüzde Eğitim
fakülteleri, Konservatuvarlar, Güzel Sanatlar Liseleri gibi Müzik Eğitimi veren kurumlarda
bağlama eğitimi dersleri ile sürdürülmektedir. Bağlamadaki farklı tekniklerin halk ezgilerine
zenginlikler getirdiği ve bu anlamda bağlama icra tekniklerinin bu zenginliklerin gelişmesi ve
büyümesi konusunda önemli bir etken olabileceği düşünülmektedir. Bağlama icra teknikleri
üzerine birçok kaynak bulunmakta ve bu kaynaklar bağlama eğitiminde kullanılmaktadır. Bu
kapsamda bilenen bağlama metotlarından birisi olan “Arif Sağ, Erdal Erzincan Bağlama
Metodunun” halk ezgilerinin bağlama ile icrasında zenginlik oluşturduğu düşünülmektedir.
Bu metotta bulunan özel halk ezgileri üzerinde tezene ile çalım teknikleri açısından bir
incelemenin yapılması bilinen ve icra edilen çalım tekniklerine yeni bir bakış açısı
kazandırması açısından önemli görülmektedir. Bu kapsamda bu çalışmada “Arif Sağ Erdal
Erzincan Bağlama Metodundaki” tezeneli çalım teknikleri ile metotta bulunan Avşar Zeybeği,
Yağcılar Zeybeği ve Silifke Zeybeği icra teknikleri açısından incelenmiş ve farklılıklar ortaya
konulmuştur. Kendi içerisinde bir tavır özelliği bulunan zeybek formunun bu metotta hangi
icra teknikleri ile gösterildiği ve bilinen çalım tekniklerinden farklılıklarının ne olduğu notalar
üzerinde içerik analizi yapılarak ortaya konulmuştur. Çalışma sonucunda bilinen çalım
tekniklerinden farklı bir icra tekniği ile zeybeklerin gösterildiği belirlenmiştir. Metodun,
zeybek ve diğer formlar için yenilik sayılabilecek farklılıklar ile oluşturulduğu ve Türk Halk
Müziği Literatürüne zenginlik kazandırdığı düşünülmektedir. Bu bağlamda bu ve benzeri
çalışmaların diğer enstrümanlar için kendi çalım teknikleri doğrultusunda değerlendirilerek
yapılması, kültür mirası olan enstrüman ve Türk Müzik türlerini gelecek nesillere aktarma
konusunda bir adım ileriye taşıyacaktır.
Baglama, which is thought to be a part of Anatolian society's life since its existence, is still an
important factor in the representation of our culture. It is thought that although the baglama
changed its shape over time in the cultural journey that lasted for centuries, it managed to
enter every home and every heart. When we look at the historical development of baglama, it
is known that its origin is based on kopuz. Kopuz spread from Central Asia to China, to the
Kipchaks, and from there to Europe, passed from the Huns to Byzantium, entered Anatolia
with the Oghuzes, and settled with the Seljuks” (Demirsipahi 1975, p.165). When looking at
another definition about the origin of baglama, Haşhas (2013) states that “Although the
instruments in the baglama and baglama family have a great cultural and performance
diversity, they are instruments with an average history of seventy to one hundred years in
terms of their present physical form. To put it more clearly, it is thought that the history of the
baglama in the standard sizes used today and the instruments in the baglama family began
with the Republican period” (p.6). From these definitions, it is possible to conclude that the
origin of the baglama is based on the kopuz and that it took its current form after the republic.
It is thought that baglama has diversified in different ways from region to region and its usage
areas have expanded. In this context, it can be said that different techniques are formed in the
performance of baglama from region to region. In order to maintain baglama from generation
to generation, the process that started with the master-apprentice relationship is now
continued with baglama training courses in institutions that provide Music Education such as
Education faculties, Conservatories, Fine Arts High Schools. It is thought that different
techniques in baglama bring richness to folk melodies and in this sense, baglama performance
techniques can be an important factor in the development and growth of these richness. There
are many resources on baglama performance techniques and these resources are used in
baglama training. In this context, "Arif Sağ, Erdal Erzincan Baglama Method", which is one
of the well-known baglama methods, is thought to create richness in the performance of folk
melodies with baglama. It is considered important to make an examination on the special folk
melodies in this method in terms of playing techniques with tincture, in terms of giving a new
perspective to the known and performed playing techniques. In this context, in this study, the
playing techniques of "Arif Sağ Erdal Erzincan Baglama Method" and Avşar Zeybeği,
Yağcılar Zeybeği and Silifke Zeybeği in the method were examined and differences were
revealed. The zeybek form, which has an attitude in itself, is shown with which performance
techniques in this method and what its differences are from the known playing techniques by
making content analysis on the notes. As a result of the study, it was determined that zeybeks
were shown with a different performance technique than the known playing techniques. It is
thought that the method was created with differences that can be considered as innovations for
zeybek and other forms and enriches the Turkish Folk Music Literature. In this context,
carrying out these and similar studies for other instruments by evaluating them in line with
their own playing techniques will take a step forward in transferring cultural heritage
instruments and Turkish music genres to future generations.