Makineleşme olgusu, sanayileşmenin en güçlü dinamiği olan pozitivist paradigmanın bir ülküsü olarak biçimlendirilmiş ve sadece endüstriyel bir değişim ve gelişim olmakla kalmamış, sosyolojik ve ideolojik bir tasarım biçimine de dönüştürülmüştür. Makine-insan veya insan-makine ilişkisi, teknolojik gelişmelerin ortaya çıkardığı bir olgudur. Bu olgu; ekonomi, felsefe, siyaset, sanat, hukuk, iletişim, teoloji gibi birçok alanı ilgilendirmekle birlikte makinenin insan hayatındaki yeri ve anlamı hakkında birçok düşünce ve yaklaşımın ortaya çıkmasına da neden olmaktadır. Kurmaca eserlerde makineleşme olgusu, sözü edilen alanların neredeyse tümünü kapsayacak bir biçimde işlenmekte ve insan doğasının makineleştirilmesi halinde ortaya çıkabilecek sorun ya da durumları sanatın kendine özgü evreni içerisinde somutlaştırmakta ve görünür kılmaktadır. Bu çalışmanın amacı, insanın makineleşmesinin veya makinenin insanlaşmasının mümkünlüğü sorununun bir edebi eser düzleminde karşılığına ve nasıl işlendiğine dair bir cevap aramaktır. Distopik romanın kanonik bir örneği olarak kabul gören Biz romanı, makine-insan ilişkisine dair zengin ve birçok açıdan yorumlanmaya müsait bir içeriğe sahiptir. Söz konusu içeriğe sahip bir eser olması ve araştırma konusu ile ilgili temsiller içerdiği düşünüldüğünden Biz romanı amaçlı örnekleme yöntemiyle seçilmiş ve “İnsan makineleşebilir mi?”, “İnsanın ontolojik yapısı makineleşmesi için uygun mudur?”, “İnsanın ontolojik yapısı ile makinenin teknik yapısı arasında nasıl bir ilişki kurulabilir?” soruları bağlamında içerik analizine tabi tutulmuştur. Makineleşen bir dünya-insan tasavvuru; pozitivizm-spiritüalizm, matematik-sanat, Taylorist düzen-Kant felsefesi gibi ikilemler düzleminde kurulan örüntüler aracılığıyla kurmacaya aktarılmıştır. Eserin içerik analizi; makineleşme izleğinin düşünsel art alanını besleyen tüm bu düzlemlerin yanı sıra kurgusal yapısının temel örgüsü olan matematik ve sanat karşıtlığı odağında yapılmıştır. Matematik ve sanat disiplinlerinin gerçeklik’i algılama ve tanımlama tutumlarıyla belirginleşen çatışma ögeleri romanda yapı kurucu bir işlev taşımaktadır. Matematik, makineyi; sanat, insanı temsil eder ve rasyonel-irrasyonel, beden-ruh, itaat-özgürlük gibi çift yapılı göstergeler, bu temsilin izdüşümleri olarak kullanılır. İnsanın ontolojik varlığıyla özdeşleştirilen özgürlük, mutluluk, aşk, ruh, anne imgesi gibi felsefi ve soyut kavramların mahiyeti üzerine yapılan çözümleme ise makine-insan ilişkisinin paradoksal yapısına işaret eder.
The phenomenon of mechanization was shaped as an ideal of the positivist paradigm, which is the most powerful dynamic of industrialization, and was not only an industrial change and development, but also transformed into a sociological and ideological design form. The machine-human or human-machine relationship is a phenomenon revealed by technological developments. This phenomenon; while it concerns many fields such as economy, philosophy, politics, art, law, communication and theology, it also gives rise to many thoughts and approaches about the place and meaning of the machine in human life. In fictional works, the phenomenon of mechanization is handled in a way that covers almost all of the mentioned fields, and within the unique universe of art, it concretizes and bring into view the problems or situations that may arise if human nature is mechanized. The purpose of this study is to seek an answer to the question of the possibility of mechanization of humans or humanization of machines in the context of a literary work and how it is handled. The novel We, which is accepted as a canonical example of the dystopian novel, has a rich content about the machine-human relationship and is open to interpretation from many perspectives. Since it is a work with the content in question and it is thought to contain representations related to the subject of research, the novel We was chosen with the purposeful sampling method and it was subjected to content analysis in the context of the questions such as "Can humans become mechanized?", "Is the ontological structure of humans suitable for mechanization?", "How can a relationship between the ontological structure of humans and the technical structure of the machine be established?”. The mechanized world-human conception has been transferred to fiction by means of patterns established on the plane of dichotomies such as positivism-spiritualism, mathematics-art, Taylorist order-Kant philosophy. The content analysis of the work has been made in the focus of the opposition of mathematics and art, which is the basic structure of its fictional structure, as well as all these planes that feed the intellectual background of the mechanization theme. The conflict elements that become evident with the attitudes of the disciplines of mathematics and art to perceive and define reality have a structure-building function in the novel. Mathematics represents the machine; art represents the human, and dual-structured indicators such as rational-irrational, body-soul, obedience-freedom are used as projections of this representation. The analysis made on the nature of philosophical and abstract concepts such as freedom, happiness, love, soul, and the mother image, which are identified with the ontological existence of the human, points to the paradoxical structure of the machine-human relationship.