I.Bilsel Uluslararası Erzurum Bilimsel Araştırmalar Kongresi, Erzurum, Türkiye, 26 - 27 Temmuz 2025, cilt.1, sa.1, ss.1, (Özet Bildiri)
Yüzeysel
su ortamlarına hidrolojik havzalar boyunca yüzey akışı ve dereler aracılığıyla
su girişi gerçekleşmektedir. Kıyı bölgelerine inşa edilen atıksu arıtma
tesisleri, sanayi kuruluşları gibi tesislerinden çıkan atıksular da, bu su
ortamlarına deşarj edilmektedir ve kapalı havza niteliğindeki göller, deşarj
edilen kirleticilerin birikmesi açısından hassas ekosistemlerdir. Bu nedenle,
göl havzasına giren su kaynaklarının ve atıksuların düzenli olarak izlenmesi önemlidir.
Van Gölü’nün Van şehir merkezine kıyısı olan yaklaşık 20 km’lik yerleşim
alanlarında, endüstriyel faaliyetlerden kaynaklanan atıksular göl tabanında kalın
dip çamuru tabakalarının birikmesine ve çeşitli çevresel risklerin oluşmasına
neden olmaktadır. Geçmişte şehir merkezinden, uzun yıllar boyunca göle doğrudan
deşarj edilen atıksular, yetersiz arıtma sistemleri nedeniyle filtrelenmeden
göle ulaşmış ve önemli çevresel sorunları tetiklemiştir. Ancak 2021 yılında
faaliyete geçen Van İleri Biyolojik Atıksu Arıtma Tesisi ile bu olumsuzlukların
azaltılmasında kaydadeğer adımlar atılmıştır. Bu süreçte, yeni atıksu arıtma
tesisinin faaliyete geçmesi ile birlikte Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği
Bakanlığı ve Van Büyükşehir Belediyesi tarafından Tuşba ve İpekyolu ilçelerinin
göl kıyısında (arıtma tesisinin deşarj noktaları yakınında) biriken dip
çamurunun temizlenmesi için mekanik tarama çalışmaları başlatılmıştır. Yaklaşık
1,7 milyon m³ dip çamurunun çıkarılması hedeflenmiş olup, bu miktarın yaklaşık
üçte ikisine ulaşılmıştır. Diğer yandan çıkarılan dip çamurunun
karakterizasyonu ve çevresel etkilerinin değerlendirilmesi amacıyla disiplinler
arası çalışmalar başlatılmıştır. Bu çalışmaların bulguları, Van Gölü ekosistemi
için yürütülen dip çamuru tarama faaliyetlerine yönelik genel stratejilerin
belirlenmesine katkı sağlayacaktır. Bu çalışmada da, bölgedeki dip çamurunun
endeks özellikleri tespit edilmiştir. Bilhassa atıksu arıtma tesisi deşarj
noktasına yakın bölgeden alınan örnekler üzerinde, USCS ve ASTM D2487 sınıflama
ve standartlarına göre tane boyu dağılım analizleri yapılarak, çamurun %1
çakıl, %73 kum ve %26 silt-kil boyutunda dağılım gösterdiği, SM (siltli kum,
kum-silt karışımı) zemin sınıfında yer aldığı ve Atterberg Limit deneylerine
göre ise nonplastik (NP) özellikte olduğu belirlenmiştir. Ayrıca malzemenin,
geçirimli olması nedeniyle hem yanal hem de düşey yönde sıvı geçişine izin
verdiği görülmüştür.
Surface water environments receive inflows via surface runoff and streams throughout their hydrological catchment areas. Wastewater discharged from coastal facilities—such as sewage treatment plants and industrial establishments—also enters these water bodies. Closed-basin lakes, in particular, are highly sensitive ecosystems due to the tendency for discharged pollutants to accumulate. Therefore, it is essential to regularly monitor both water inflows into the lake basin and discharged effluents. Along the approximately 20 km shoreline of Lake Van adjacent to the city center, industrial wastewater has led to the accumulation of thick sediment layers on the lakebed and various environmental risks. In the past, inadequately treated effluents were directly discharged into the lake for many years without filtration, triggering significant ecological issues. However, with the commissioning of the Van Advanced Biological Wastewater Treatment Plant in 2021, substantial progress has been made in mitigating these negative impacts. Following the activation of this new treatment facility, the Ministry of Environment, Urbanization and Climate Change and the Van Metropolitan Municipality initiated mechanical dredging operations to remove accumulated sediments near the outfall zones in the Tuşba and İpekyolu districts. The project set out to extract approximately 1.7 million m³ of sediment, and to date about two-thirds of this target has been achieved. Concurrently, interdisciplinary studies were launched to characterize the dredged sediment and assess its environmental effects. The findings of these studies contribute to the establishment of strategic guidelines for sediment removal operations in the Lake Van ecosystem.In this study, the index properties of the regional dredged sediment were determined. In particular, samples taken near the wastewater treatment plant’s outfall were analyzed for particle-size distribution using USCS and ASTM D2487 classification standards. The sediment consisted of 1 % gravel, 73 % sand, and 26 % silt–clay, corresponding to the SM (silty sand) soil class. Atterberg limit tests further indicated that the material exhibited non-plastic (NP) behavior. Additionally, the material’s permeability allows both lateral and vertical fluid movement